ÇALIŞAN-KÖLE AYIRIMI

Teslime Tosun

Geldik Kasım ayının ortasına. İyi bir hafta geçirmeniz dileği ile bu haftanın ilk yazısına başlıyoruz.

Bu gün öyle çok uzun yazacak değilim.

ATSO Başkanı Davut Çetin işsizlik konusuyla ilgili olarak sanayicinin ve iş insanlarının “Vasıfsız” işçi bile bulamadığını açıklamış.

Geçenlerde sosyal medyada bir iş ilanı tartışılıyordu. Kadının bir tanesini kendi sayfasından ilan yayınlamış. Çocuğuna “bakıcı arıyorum” demiyor da “Kızıma oyun ablalığı yapacak birisini arıyorum. Sabah 09.00 akşam 18.00 arasında. Yemeği ve temizliği kendim yapıyorum. Çocuğum saat 14.00’da uyuyup, 15.30’da uyanıyor. O arada dinlenme molası. Aylık 1.500 lira” diye.

Yani benim ilandan anladığıma göre bakıcıya, çocuk bakmaya gittiği evlerde yemek de, temizlik de yaptırılıyor demek ki, kadın “Yemeği ve temizliği kendim yapıyorum” diye açıklama yapmış.

Sabah 09.00 ile akşam 18.00 arasında çalışmaya 1.500 liraya çok takıldım ben. Bunun içinde yol ücreti, yemek ücreti filan hepsi dahil. Bu ilanı veren şöyle düşündü her halde “Akşama kadar taş atıp kolu yorulmayacak ya, alt tarafı çocuğa bakacak. Yemeği ve temizliği de kendim yapıyorum. 1.500 lira yeter de artar bile” diye düşündü herhalde.

Bu ilanın altına yorumlar sıralanmış. “Kendisine köle arayan” kişi diye.

Günümüz koşullarında işi beğenmeme olayı var mı?

Hem de dik alasıyla var.

Bu günün gençlerinin bir kısmı, evin beyinin daralan pantolonunu giymiş konağın beslemesi gibi topuklar açıkta, paçaları daracık pantolonlar giyip, düğmeleri patlayacak gibi gerilmiş gömlekler ile klimalı odalarda, masa başında, bilgisayar ekranı karşısında vakit geçirebileceği, hafta sonları programları yapabileceği, dolgun ama hayli dolgun maaşlı işleri tercih ediyorlar.

(Bunlar elbette moda ve giyim tarzı. Tarif yaparken, gençlerin giyim zevkine karıştığımız anlamına gelmesin)

Üniversiteden dün mezun olmuş, bu gün 15 bin lira maaş beklentisi ile gezenler, bir süre sonra süngüsü düşüyor ama yapacak bir şey yok. “15 bin lira maaşı çok mu görüyorsun” demeyiniz. İşini yapsın, alsın maaşını. Hem de daha fazlasını alsınlar. Gönlüm onların daha fazla kazanabilmelerinden yanadır.

“Gençlerin hepsi mi iş beğenmiyor?” derseniz. Buna da katılmıyorum. Üniversite bitirip, inşaatlarda sıvacılık yapanı, ekonomi dalında master yapmış pazarcı bile gördüm. O ayrı.

Ama bir de madalyonun diğer yüzü var. Gençleri “İş beğenmiyor” diye tavaya koyuyoruz ama bu gün “Vasıfsız işçi bile bulamıyoruz” diye açıklama yapan iş insanları, STK temsilcileri bir gecede yedikleri yemeğe bile asgari ücretten daha fazla hesap ödüyor. Kendisine para kazandıran, üreten insana asgari ücreti bile çok görüp, sonra da “işçi bulamıyoruz” diyorlar.

İşte aradaki o dengesizliği bizim yok etmemiz gerekiyor.

Bunun bir orta yolu vardır herhalde? Bence bir tarafın “Gençler iş beğenmiyor. Vasıfsız işçi bile bulamıyoruz” propagandasını , diğer tarafından “Ben kaç tane üniversite bitirdim. Asgari ücretle kendilerine köle istiyorlar” diye sızlananların orta noktasını bulmak gerekiyor.

İşini en iyi yapan kişi, iş yerinde gerekli saygıyı görüp, ücretini iyi alan insandır. Ücretini dolgun ve zamanında alan, iş yerinde gerekli saygınlığı olan herkes çalıştığı işyerine aidiyet duygusu geliştikçe o firma en iyi kazanan firma olur bence.

Bu sorun da anca o zaman çözülür.

NOT: Lider TV’de G’ÜÇLÜ BAKIŞ isimli bir programa başlıyoruz. Kartal Oğuz’un moderatörlüğünde, karşımda ise İbrahim Okumamış olacak. Hafta içindeki konuları, gündemde olanları üçlü bir bakış açısıyla değerlendireceğiz.

Sizin anlayacağınız canlı gıybet edeceğiz. Bu gün akşama ekran başına beklerim. Benim tv’de ilk tartışma programım olacak. İzleyip, değerlendirmelerinizi en acımasız şekilde yazarsanız memnun olurum.