Çorumlu itfaiyeciler, ümitlerin tükendiği anda Adıyaman'da enkazdan 152'nci saatte sağ kurtarılan 8 yaşındaki Hacı Ahmet Eyici'nin kendilerine umut olduğunu söylediler.
Türkiye'yi sarsan ve asrın felaketi olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından arama-kurtarma çalışmaları için afet bölgesine giden Çorum Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ekipleri çalışmalarını tamamlayarak döndü.
11 ili etkileyen ve büyük bir yıkıma neden olan depremden sonra Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesinde ve Adıyaman'da çalışmalara katılan 30 kişilik ekibi Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın karşıladı. Çorum ekibi, Adıyaman'da depremin sembol isimlerinden Hacı Ahmet Eyici isimli çocuk ve Afşin'de biri hamile 2 kadını enkazdan sağ olarak kurtarmıştı.
Arama kurtarma çalışmalarında Çorum'un gereğini yaptığını anlatan Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, "Özellikle Adıyaman'da 152. saatte enkazdan 8 yaşındaki Hacı Ahmet Eyici'nin sağ çıkarılması ayrı bir başarıydı. Allah razı olsun. Depremin ilk anlarında yaptığınız müdahaleler de çok önemliydi. Allah razı olsun, Allah beterinden korusun" dedi.
"Tek düşüncemiz bir hayata dokunmaktı"
İtfaiye Amiri Sıddık Yemekçi, enkazdaki durumun normal durumdan çok farklı olduğuna dikkat çekerek, "İnsani olarak ister istemez duygusallaşabiliyorsunuz. İlk 48 saat ekibimizdeki hiçbir arkadaşımız dinlenmedi. Hep enkazın içindeydi. O zaman hiçbir arkadaşımızın aklında dinlenmek yoktu. Aklımızdaki tek şey bir can kurtarmaktı. Allah korusun oradaki insanlar bizim yakınlarımız da olabilirdi. Biz kurtarma ekipleri olarak görevimizi en iyi şekilde yapmaya gayret ettik" diye konuştu.
"Ahmet, bize doping oldu"
İtfaiye Amiri Yakup Fındıkçı da afet bölgesinde hep bir ümit, bir ışık arayışı içinde olduklarını belirterek, "Moral olarak çöktüğümüz anda Hacı Ahmet adlı çocuğumuzu bulduk. Onu bulmamız bize tabiri caizse bir doping mi oldu? Moral mi oldu? Serum mu oldu? Bilmiyorum ama, bütün yorgunluğumuz gitti" dedi.
Deprem bölgesinde 30 kişilik bir ekiple çalışma yaptıklarını anlatan Fındıkçı, "Biz işimizi yaptık. Bizim işimiz itfaiyecilik. Bizim işimiz arama-kurtarma. Verilen görevi en iyi şekilde yapmaya çalıştık. Devletimize, milletimize layık olmaya çalıştık. Afet bölgesinde 30 kişilik bir ekiptik. Herkes elinden gelen bütün gayreti gösterdi. Bir tane cana vesile olduk. Allah bize bunu nasip etti. Buna seviniyoruz ancak kaybettiğimiz vatandaşlarımız için de çok büyük üzüntü duyuyoruz" ifadelerini kullandı.
"Olağanüstü bir durumda insanüstü çalışarak görevimizi tamamladık"
"Olağanüstü bir durumda insanüstü çalışarak görevimizi tamamladık" diyen itfaiye eri Ömer Darıcı ise, "Depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum. Yüce Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın. Oraya bir hayata, bir cana dokunmak için her şeyi yaptık. Orada olduğumuz süre içerisinde yemek, içmek, uyumak hiçbir şey aklımıza gelmedi. Ekip olarak elimizden gelen gayreti gösterdik. Olağanüstü bir gayretle insanüstü çalıştık. Bu şekilde görevimizi tamamladık" şeklinde konuştu.
"Sadece can kurtarmaya odaklandık"
İtfaiye ekibinden Fatih Cıdık da, bir daha böyle acıların yaşanmaması için temennide bulunarak, "Arama kurtarma çalışmalarında canlıya ulaşmaktı hedefimiz. İlk etapta canlıya ulaşıyorduk ancak özellikle 6 ve 7'nci günden sonra canlıya ulaşmak çok daha zordu. Depremin 6'ncı gününde bir canlıya ulaştık. Canlıya ulaştığımız anda hepimiz artık duygu yüklenmiştik. En duygusal anımız ise enkazda Salih arkadaşımızın Hacı Ahmet isimli kardeşimize ulaşmasıydı. Dışarıda Hacı Ahmet ismini duyunca birbirine sarılanlar, sevinç çığlığı atanlar oldu. O esnada gözlerimizden yaşlar damlıyordu. O anı tarif etmek mümkün değildi. Orada öyle kendinizi düşünemiyorsunuz. Zaman mefhumu yok. Sadece gece ve gündüzü düşünüyorsunuz. Sadece can kurtarmaya odaklanmışız. Sadece bunu yapıyoruz ve onun için çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
"Umutlar tükenmişti ama biz hala ümidimizi yitirmemiştik"
Adıyaman'da depremin 7'nci gününde 8 yaşındaki Hacı Ahmet Eyici'yi sağ olarak kurtaran ekipten itfaiyeci Salih Hoşbak de o anları anlatarak, "Sabaha karşı saat 06.00 sularıydı. Personel değişimi olacaktı. Ben halen ayaktaydım. O sırada büyük bir sessizlik oluştu. O sessizlikte enkaza gittim. Enkazda kritik yerlere bakıyorum. Sesimi duyan var mı diyorum. 7'nci gündü. Umutlar tükenmişti ama biz hala umudumuzu yitirmemiştik. Sesimi duyan var mı derken bir çocuk sesi geldi. Hemen ekibe haber verdik ve Ahmet'i kurtarma operasyonu başladı. Ahmet'e ulaşırken bayağı bir zorlandık. Allah'ın lütfu hayat üçgeni dediğimiz boşlukta Ahmet sağ kalmayı başarmış. Ahmet'le iletişime geçtik. Nasıl olduğunu sorduk. İyi olduğunu belirterek su istedi. Ahmet'in sesini duyuyoruz ama hangi noktada olduğunu bilmiyorduk. Bina çökmüştü. Nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Ahmet'i sürekli konuşturduk, "acıktım" dedi. En son Ahmet el fenerinin ışığını görünce sevindik. Ahmet'in yerini tespit ettikten sonra çıkardık. Allah bir daha böyle afetler göstermesin" dedi.