"ESKİ BÖCEK’İ UNUTUN"
20 Eylül 2020 tarihinde yazdığım yazının başlığını böyle atmışım.
Okumayanlara tavsiye ederim.
Yazımın devamında ise "Hastaneden çıktıktan sonra Antalya, mesai arkadaşları, yakınları yepyeni bir Muhittin Böcek ile tanışacaklar. Buna hazırlık yapmanızı tavsiye ederim. Karşınızda tanıdığınız, bildiğiniz Muhittin Böcek yerine bambaşka bir Muhittin Böcek ile konuşacaksınız. Adımlarınızı, tavrınızı ona göre belirleyin. Unutmayın, ölüme meydan okuyan kişinin kaybedecek bir şeyi yoktur. Yani ölüm korkusunu bile yenen insandan korkulur! Eski itidallı, mülayim, sert tavırlara asla girmeyen, kalp kırmadan siyaset yapmaya çalışan Muhittin Böcek’in değişen tavırlarını görürseniz şaşırmayın. Ben şimdiden uyarmış olayım. Bu arada Muhittin Böcek yokluğunda koltuğuna göz dikenleri affedeceğini hiç zannetmiyorum. Bu gün olmaz ama yarın mutlaka insani olmayan bu tavırlarda olanlara karşı tepkisini koyacaktır" demişim.
Bu gün de aynı şeyi tekrar ediyorum. Eski Muhittin Böcek'i unutun. Eskisi gibi Başkan Böcek'e naz yapmayın. Gönlünüzü almaya çalışmakla zaman kaybetmeyecektir.
İŞTE ÖRNEK
Neyse dünden bu yana siyasette sosyal medya üzerinden karşılıklı laf sokmalar, birbirlerine atar-gider yapmalar filan yaşanıyor.
Olayın kısa özeti şöyle. Bilgi İşlem şubesinde görevli Ayhan Dumlupınar isimli bir bürokrat, Ocak ayının son günü Başkan Muhittin Böcek tarafından Elmalı İlçesinde görevlendirildi.
Bu olayı ise Gazeteci Ali Taş yönetimindeki Gazetegrafiti internet haber sitesi "Yine mi sürgün" başlığı ile okuyucularına duyurdu.
İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, bu haberin küpürüyle birlikte Başkan Muhittin Böcek'e karşı sosyal medyadan "Ne demek sürgün? Bu zararlı alışkanlığı bari siz sürdürmeyin" dedi.
Ayhan Dumlupınar ile çocukluk arkadaşı olduğunu Ali Taş'ın haberinden öğrendiğimiz Böcek'in hastalığı ve onun devamındaki belediyedeki çalkantılı 4 aylık dönemde Başkanvekilliğini yapan Mehmet Hacıarifoğlu'da, Hasan Subaşı'nın bu çıkışına destek verdi.
Aradan bir kaç saatlik devamında ise Muhittin Böcek kendi sayfasında "Kime ne yaptıysam hak etmiştir. Bir de zamanını beklediklerim var" diye bir paylaşım yaptı.
İşte bu paylaşımın ardından sosyal medya adeta yıkıldı. Bu yazıyı yazarken baktığımda tam 793 yorum ve 130 paylaşım vardı. Paylaşımların çoğu başkanın paylaşımını Ti'ye alanlar ve destek verenler oluşturmuştu. Kimisi "kamyon mu aldın başkan" diyor kimisi "Başkan 3. dubledesiniz" kimisi "Başkan robot değil" diyor, kimisi "Ak Partilileri ne zaman işten çıkartacaksınız. CHP'liler iş bekliyor" diyor, "Başkan bu başkanlık sana yaramadı", "Sen hastanede canınla uğraşırken, senin dost bildiklerin tabiatının gereğini yapıyorlardı. Her şeyin bir sırası var, yürü başkanım seninleyiz" diye destek çıkıyor. Kimisi "2008 yılında lisedeyken yazmıştım aynısını", kimisi "Başkanım Allah için hiç pişman değilim verdiğim oy için. Helal olsun" diyor, kimisi "Hayırdır başkanım, yönetimde Tatar Ramazan modeline mi geçiyorsunuz" diyor, kimisi "Bana yarım altın takmıştınız. Hak etmiştim doğrusu" diyor böylece sosyal medya geyikleri uzayıp gidiyordu.
Olayın doğrusu ise bambaşkaydı. Biliyorsunuz Böcek'in hastanede olduğu dönemde vekil değiştirme operasyonu yaşandı. Mehmet Hacıarifoğlu, Genel Sekreter Cansel Çevikol'un yetkilerini kaldırmıştı. Bir süre sonra ise Böcek'in e imzası ile Mehmet Hacıarifoğlu'ndan vekillik alınıp, iki meclis üyesine verilmişti.
E imzanın kullanılabilmesi için bilgi işlemden geçmesi gerekiyordu. Bilgi işlem merkezi Başkan Böcek'in bilgisayarda e imza şifresini açması gerekiyordu. İşte orada (Günahını almayayım ama) karşılarına Ayhan Dumlupınar çıktı. Bu nedenle e imza özel kalemden yapıldı. Orada neler yapıldıysa hepsi Mehmet Hacırifoğlu ve ekibine an, an bilgi verilmişti. Meselenin özü oradaydı.
Başkan Böcek ve ekibi o günlerde yanlarında olan veya karşısında olan personel ile hesaplaşıyordu. Bu kadar basitti. Hasan Subaşı ve Mehmet Hacıarifoğlu ise işte bu personele karşı vefa gereği sahip çıkıyorlar.
Başkan Böcek'in hesaplaşacağı veya yakınından uzaklaştıracakları hem personel, hem siyaset insanı bunlarla sınırlı kalmayacaktır. Yavaş yavaş siyasi kokuları almakta uzmanlaşmaya başladım. Bence Böcek'in attığı adımların daha başındayız. Önümüzdeki üç yıl var ve Başkan Böcek'in yapacaklarını daha çok konuşacağız.
ELMALI SÜRGÜN YERİ Mİ?
Meselenin bir başka boyutu ise Kadim ilçemiz Elmalı'nın sürgün yeri gösterilmesi meselesi. Kendisi de Elmalı'lı olan Hasan Subaşı'nın kendi memleketini sürgün yeri olarak adletmesini oldukça yadırgadım. "Çalıştığı ve ailesiyle yaşadığı yerden uzak bir birime atamasının yapılmasına tepki koyuyorum" deseydi o başka.
Güzel Elmalı ilçemizi sürgün yeri olarak tanımlanmasına ata topraklarıma hakaret sayarım.
CHP İL BAŞKANI NE YAPIYOR?
Valla bu dönemde "Antalya'da kimin yerinde olmak istemezsin?" deseler. Yekten, "Nusret Bayar" derim. Sayın CHP İl Başkanı Nusret Bayar bir taraftan Serkan Küçükkuru-Muharrem İnce ve yeni kurulacak parti meselesi, bir taraftan iktidara karşı muhalefet etmeye çalışıyor. Antalya esnafını gezip; dertlerini dinlemeye başlamasını kendi partilileri "İl Başkanlığı seçimine 1 yıl kaldı. Bir daha seçilemeyecek ama kendisini milletvekilliğine hazırlıyor" dedikodusuyla boğuşuyor. Bir taraftan ABB Belediye başkanı Muhittin Böcek'in attığı adımlara yetişemiyor. Bir taraftan iç soruşturmalar filan.
Vallahi ben Nusret Bayar'ın yerinde olmak istemezdim.