FORSUM SÖNDÜ

Teslime Tosun

İyi bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftanın ilk yazısına başlayalım.

Cuma gününden başlayan dün gecenin geç saatlerine kadar devam eden yörük festivalinde HAS YÖRÜKLER Derneği olarak bizde katılımcıydık.

Bize tahsis edilen çadır en arkada kalmış. Çadırı söküp önlere bir yere mi konsak diye konuşurken Yörük İl Hatunumuz iş insanı Sibel Gezen’in daveti üzerine başkanımız Mustafa Ateş’le birlikte topladık pılımızı pırtımızı Sayın Gezen’in çadırına göç ettik.

İyiki de göç etmişiz.

Belediyenin organizasyonunu yapanlar Gezen’e ayrı bir önem verdiklerinden her hal onun çadırını tam Başkan Muhittin Böcek’in otağının yanı başına kurmuşlar.

Sahne tam karşımızda ve Sibel Gezen sayesinde Sayın Böcek’le komşuculuk yaptık. Biz ona çay içmeye gittik, o bize ziyarette bulundu.

Bu yıl Düzlerçamı-Karaman piknik alanında yapıldı ve ağaçların gölgesinde harika oldu. Aksu’da hem insanların yeri bulabilmeleri, hem de bir tek ağacın olmadığı sıcağın altında insanlar zor zamanlar geçiriyordu.

Her yıl bir önceki yıla göre daha iyi, daha profesyonelleşiyor.

Göç yolda düzelir derler ama bu festival tuttu ve bundan sonra da devam ettirilir diye düşünüyorum.

Kepez, Muratpaşa, Konyaaltı, Aksu, İbradı, Akseki , Alanya, Manavgat, Döşemealtı ve Gazipaşa Belediyelerinin çadırlarını gördüm.

Hepsine tek tek uğradım.

Muratpaşa Belediyesi çadırında pişi dağıtılıyordu. İki pişi aldım çadıra doğru gideceğim. Belediyeciler beni yakaladılar. Fotoğrafımı da çekmişler. ‘Aa’ dedim ‘O öyle olmaz! Kimin çadırından aldığım belli değil. Başkan Ümit Uysal ile çekin’ dedim ve arkası dönük olan Ümit başkana seslendim. ‘Ümit Başkanım fotoğraf çektirebilir miyiz?” diye.

Nezaketli adam, kırmadı, milletin içinde bozmadı beni ve elimde pişilerle birlikte fotoğraf çektirdik.

Konyaaltı Belediyesi lokma dağıtıyordu.

Lokma tezgahında genellikle kıllı kolları ile yarma gibi adamları görmeye alışık olduğumuzdan ilgimi çekti. Lokmaları genç bir kadın yapıyordu. İşini severek yapan insanlara bayılıyorum. İşini yapmasını izledim biraz.

Gözüme sarışın ve mavi gözlü bir hanımefendi takıldı. Görevlilerin yetişemediği yerde kendisi geçiyor tezgahın başına o dağıtıyordu. Bazen oluyor ya hani, böyle şeyler yapılırken görevliler ister istemez geriliyor filan.

Berna hanımın yüzünde hiç gülümsemesi eksik değildi.

Sordum kimdir diye. Konyaaltı Belediyesi halkla ilişkiler birim sorumlusu Berna Talşık’mış.

Konyaaltı Belediyesinin kurucu başkanı rahmetli Hasan Talşık’ın gelini. Biraz rahmetli Hasan abiden bahsettik.

Konyaaltı Belediye Başkanımız Sayın Cem Kotan, Halkla İlişkiler birim sorumlusu olan Berna hanımla mutlaka sohbet etmenizi tavsiye ediyorum.

Konyaaltı Belediyesinin pırıl pırıl, gülen yüzü olarak böyle insanlarla muhatap olmak gerçekten hoş oluyor.

Gazipaşa çadırında başkan Mehmet Ali Yılmaz’la biraz sohbet ettik.

İbradı çadırında Akseki Belediye Başkanı İlkay Akca ile sohbet ettim.

Üç gün boyunca bizim çadırın önünde değişik illerden gelen yörüklerle, gelen misafirlerimizle hoş sohbet, ara ara çalan hareketli yörük müziklerine eşlik edip, ortada iki dönüverdik.

Üç günün sonunda ben bitap düştüm.

Üç gün boyunca her dakika, her saniye yüzlerce, binlerce insanla selamlaşan, yoldan geçen yörüklerin, partililerin, belediye başkanlarının, STK temsilcilerinin görür görmez “Abaaa” diye yanına koştuğu, fotoğraf çektirmek için sıra beklediği Sibel Gezen herhalde üç gün yerinden kalkamaz gibi geliyor bana.

Yanında forsum söndü.

Her ‘Abaaa’ diyene ben de bakıyorum ama onlar gelip Sibel Gezen’e sarılıyorlardı.

Kadın üç gün boyunca önüne koydukları sıcak çayı içmeye bile fırsat bulamadı. Herkesi selamlamaktan hep çaylarını soğuk içmek zorunda kaldı.

Amaaan çay içemedi diye ona mı acıyacağım. Koskoca iş insanı, yörük il hatunu. Çadırın bir tarafını kapattırıp ara ara arka tarafta dinlenseydi.

Bunu yazdım diye mutlaka kahkahalarla gülecektir.

Kim demiş bilmiyorum ama çok hoşuma giden bir laf vardır. Birini ağlatmak marifet değildir, birisini gülümsetmek marifettir diye.

Yazarken de hep araya biraz eğlence katmam ondandır.