GEMİYİ İLK TERK EDEN

Teslime Tosun

KÖŞEBAŞI 


GEMİYİ İLK TERK EDEN 

Antalya'nın havası, rüzgarı, güneşi, iklimi Türkiye'nin diğer illerine benzemez. O nedenledir ki yaşamak zordur Antalya'da. Hele iklimi, havası böyle olan kentin siyasetini siz düşünün. 

Dün yazdığımız "ABB Başkanı Muhittin Böcek'in Basın danışmanı (koltuk Sevdalıları) diye kime atar-gider yaptı? Genel başkan Yardımcısı Seyit Torun'a mı yoksa Ümit Uysal'a, Semih Esen'e veya Turgay Genç'e mi? " dediğimiz Serap Belovacıklı istifasını verip, sosyal medya hesaplarını da kilitlemiş. 

Ben Sayın Belovacıklı'yı hiç tanımıyorum. Tanışma fırsatımız olmadı. Sayın Böcek'in ekibine sonradan katıldı. İstifasıyla "Gemiyi ilk terk eden" en zayıf halka olarak kopmuş oldu. 

Başkan Böcek'in yanında 15 yıldır, 20 yıldır birlikte çalıştığı 9 kurmayı vardı. Bu 9 kurmay bürokratlarını  Konyaaltı'ndan Antalya Büyükşehir Belediyesine taşıdı. Sayın Böcek hastaneye yattığı günden bu yana 9 bürokrattan özellikle bazıları hedef haline getirildi. Kimisi "Pasta kestiler, kutlama yapıyorlar" dediler, kimisi "Baklava dağıttılar" kimisi "Meclis üyeleri ile görüşüyorlar" diye olmadık şeyler söylediler. 9 bürokrat şu anda elleri-kolları bağlı ve tüm saldırılara açık vaziyette bekliyorlar.  Ben de dahil, gelen vuruyor onlara, geçen vuruyor. 

Onlar hiç seslerini çıkarmadan umutla başkanın ayağa kalkmasını bekliyorlar. Biliyorlar ki, başkana yakın olmak; bir o kadar da saldırılara açık olmak demektir. Hepsi görevinin başında, ve hizmetlerin aksamaması için çalışıyorlar. Ama bunlardan hiç birisi ama hiç birisi istifa etmeyi bir kere bile düşünmediklerini biliyoruz.  Dedikodulardan o kadar tedirgin oldular ki, bir tanıdıkları gelip; "Hadi öğle yemeğini yiyelim" deseler dedikodu olacak diye onu bile kabul edemiyorlar. Buradan kendilerine Helal olsun size bu sınavı çok iyi verdiniz diyorum. 

Sayın Belovacıklı, bir beklentiye, özellikle İstanbul basını ile araya köprü olması için getirildi. Ancak o boşluk hiç bir zaman doldurulamadı. Ana gazetelere çıkan haberleri yine ABB Basın merkezindeki cefakar arkadaşlarımızın hazırladığı ve servis yaptığı haberlerdi. Aylardır bu vatandaşların vergisinden aldığı oldukça dolgun maaşı, altında arabası gezdi durdu. 

Başkan'ın en zor gününde ise gemiyi ilk terk eden oldu. Ben Antalyalılar adına size "Güle güle hanımefendi. Bir başka baharda yine bekleriz" diyorum. Nasıl olsa bu günlerde geçer. 

-----------------------

İKİ ESKİ VEKİL

Dün  Antalya Adalet Sarayında CHP'li eski vekil Yıldıray Sapan'ı gördüm. Özellikle yüzümdeki maske nedeniyle beni tanıyamadığı için rahat rahat duvar dibinde bekledim. Yanındaki birisiyle hararetli hararetli konuşuyordu. Çadır yine karışacak gibi. 


İşim olduğu için kulak misafirliğine ara verip, hızlı adımlarla yürürken, en fazla 5 metre ilerisinde DYP'li eski vekil Hasan Namal'ı gördüm. Hasan bey, uzunca bir süre öncesinden avukatlığa geri dönmüştü. 

Hasan Namal'ın muktedir olduğu günler geldi gözümün önüne. Mesleğe yeni başlamışım ve ilk defa canlı milletvekili görmüştüm. Bir arazi olayı nedeniyle galiba aleyhine bir haber yapmıştım. Etrafında onlarca kişiyle birlikte ceketini savurtturarak çok hızlı ve geniş adımlarla yürürken hafızamda kalmış. Hemşerileri yanındayken aslan gibi kükreyen Namal, onlar dışarı çıkıp tek başına kaldığında, öfkeden köpüren adam birden sevimlileşivermişti. Şimdiki haline baktım, saçları beyazlamış. yüzünde tanımlayamadığım bir sevimlilik gelmiş. Yaşlanmış ve eski heybetinden eser kalmamış. Oturduğu bankta, elindeki dosyanın sayfalarını ayırırken vücudu adeta daha da küçülmüştü. Gülümseyerek selam verdim. Gözlerinin içi parlayarak selamıma karşılık verdi. Ama ben durmadım hızlı adımlarla yürüdüm. 


Sonra bir an durdum. Geniş ve uzun koridorda geriye doğru dönüp baktım. 5 metre uzağındaki Yıldıray Sapan'a gözüm takıldı. Her ikisi de birbirinden habersizdiler. Hasan Namal yine avukatlığına dönmüş ve ekmek parasını kazanıyor. Yıldıray Sapan ise henüz orta yaşlarına gelmiş. Muktedirlikten eser kalmamış ama önüne geçemediği hırsı ile yeniden bir şeyler olmak için çabalıyor. Yanlış bir şey yok bunda. Yaşı genç ve bir kenara çekilmek yerine çabalamayı, siyasete devam etmeyi tercih etmiş. 

Ama ne yaparsa yapsın veya daha dürüstçe konuşayım. Ne yaparsak yapalım yaşlılığın ve bir kenara itilmenin önüne geçemeyeceğiz. Zaman büyük bir mikser. 

Önemli olan iki vekil arasında selam verilmeyi tercih edilmektir!