Birkaç gündür yazamadım.
Gündeme, gelen maillere, gazetelere, internet haber sitelerine şöyle bir baktım.
Ak Parti Antalya’nın gündemi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Antalya’lılar ile buluşmaya gelmesi gündemlerinin tek maddesi.
Antalya’mıza hoş gelsin.
Burada bir parantez açacağım, (Cumhurbaşkanı Antalya’ya geldiğinde Ak Parti Antalya’nın yol haritasını da belirlemiş olacak. İl Başkanı İbrahim Ethem Taş’ın milletvekilliği için istifa etmesi durumunda yeni il başkanı belirlenmesi, yeni il başkanının çalışma arkadaşlarını, yakın çalışma arkadaşları ile başlayacak değişim ve dizayn Cumhurbaşkanın Ankara’ya dönmesinden sonra başlayacak. Yeni ve yenilenme ile başlayacak sürecin çok kısa sürede tamamlanacağını tahmin ediyorum. Bu arada kopuşlar, sessiz direnişler, alttan kaymalar ve üste yansımaları biraz sancılı olacak gibi geliyor. Ama bunların hepsini sessiz sedasız içlerinde yapıp bitirecekler diye tahmin ediyorum. Bekleyip göreceğiz)
Spor camiası Başpehlivan Cengizhan Şimşek’in kemerinin ve ödüllerinin geri alınması mevzusu gündemde.
Antalya’lılar var güçleriyle başpehlivanlarına sahip çıkmaya çalışıyorlar. Her işte olduğu gibi sporda da kural ve kaideler var. Ancak bunu zamanında bildirmeyip, güreşlere resmi olarak katılmasına müsaade edip, er meydanında kazandığı kemerini ve başpehlivanlığını telefonla arayıp kuzu kuzu geri iade etmesini istiyorlar.
Ayırt etmeksizin tüm partilerin milletvekilleri, spor camiası, gazeteciler ve hatta baroya kayıtlı bazı avukatlar bile bunun haksızlık olduğunda hem fikirler.
Şimşek’in elinden alınacak olan kemer Mustafa Taş’a verilecek. Taş bir açıklama yaparak “Bunun suçlusu kendisinin olmadığını” belirterek Cengizhan Şimşek’in yasalar önünde hakkını savunması için 1 ay süre verdiğini ilan etti. 1 ay süre içinde Şimşek, haklılığını ispat edemez ise kemeri kabul edeceğini söyledi.
Kemerin kimde kalacağını bilemem ama Cengizhan Şimşek şimdiden ölümsüzleşti ve ismini spor tarihine yazdırdı bile.
MHP Camiasında ise eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in Ankara'da öldürülmesi olayı var.
Tüm Türkiye’deki gibi Antalya’lı ülkücüler de Sinan Ateş’in pusuya düşürülerek öldürülmesinin arkasındaki sırları öğrenmeye çalışıyor. Bir yandan dava arkadaşları, yiğit insan olarak gördükleri Sinan Ateş’in öldürülmesine tepki göstermeye çalışıyorlar, diğer yandan genel merkezin ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin olaya sessiz kalmasının ardından mutlaka bir neden vardır diye endişeli şekilde bekliyorlar.
Sinan Ateş cinayeti ile tutuklamalar oldu. Polis yavaş yavaş konuyu çözüyor.
Ben orasında değilim, Ateş’in kızlarına yatakta masal okuduğu fotoğrafı gözümün önünden gitmiyor. O kız çocukları dağ gibi babalarını kaybettiler. Çok üzüldüm.
Bu arada İyi Parti İl Başkanlığına aday olan Ahmet Aydın adına açılan bir mail hesabından röportaj geldi.
Kim olduğu bilinmeyen birisi Ahmet Aydın’a sorular sormuş, o da cevaplamış. Öyle bir söyleşi türü yani. Yayınlasınlar diye de tüm basın mensuplarına göndermişler.
Kendi kendisini övüp, yerlere göklere sığdıramadığı röportajın son kısmında kahkahalarımı daha fazla bastıramadım.
Sayın Aydın bu röportaj fikri kimden çıktıysa kendisini tebrik et. Eğer sizden çıktıysa, “Canım kendim, seni çok ama çok büyük takdir ettim” diyerek çay ısmarla ve bundan sonra canın kendin ile çalışmaya devam et.
Çok doğru bir taktik, seni kendinden başka kim daha iyi tanıyıp, böyle övgüler düzebilir, adına şarkı sözü yazabilir acaba?
Ahmet Aydın’nın canı kendisi adına Himmet Cansız'a yazdırdığını tahmin ettiğim şarkı sözünden iki dörtlüğü müsaadenizle paylaşmak istiyorum.
Lütfen ciddiyetinizi koruyarak okuyun.
İnsanı ayırmaz, birlik yoldaşı
Gençliğin gür sesi, tam olgun yaşı
Merhaba emek der, eğilir başı
Türkiye'me lider: Meral Akşener!
Antalya'ma başkan: Ahmet Aydın hey!
Tekeli zeybeğin, torunu Ahmet!
Atatürkçü başkan, yolu adalet!
İYİ ki yürüdü, tek derdi millet!
Türkiye'me lider: Meral Akşener!
Antalya'ma başkan: Ahmet Aydın hey!
Tam olmuş demi?
Bu günlük bu kadar olsun