Geçenlerde iş insanı ve iş çevrelerinin en etkin STK'sında önemli görevi bulunan bir ağabeyimiz aradı. Bir kaç gün yazmayınca merak etmiş. "Hayrola bir sıkıntı mı var? Yazmıyorsun kaç gündür" dedi. Gribal enfeksiyonumu anlattım ve telefonda biraz sohbet ettik.
"Ne var-ne yok abi piyasada? Sen neler yapıyorsun son günlerde?" dedim. Kendi gündeminde Gazipaşa olduğunu söyleyerek "Gazipaşa'da bir hareketlenme var ama nedenini ben de bilmiyorum" dedi. Konuyu biraz açmasını isteyince "Biliyorsun zaman zaman yatırım için araziler alıyoruz. Daha önceleri Gazipaşa'da üretim için bazı yatırımlar için arazi almıştık. Geçtiğimiz günlerde ise kim olduklarını bilmediğimiz genellikle Ankara bağlantılı bazı kişilerin deli gibi Gazipaşa'dan arazi kapatmaya başladıklarını gördük. Arazi fiyatlarını resmen uçurdular. Geçtiğimiz yıl aldığımız araziye teklif edilen fiyatı duyman lazım. Gazipaşa'da bir şeyler oluyor ama ben ne olduğunu anlayamadım. Galiba hükümetin Gazipaşa ile ilgili bir çalışması var. Ama yine de bu paralar normal değil. Anormal para harcıyorlar" dedi.
Bence de hükümetin Gazipaşa ile ilgili bir çalışması var. Biliyorsunuz Alanya turizmle uçarken, Gazipaşa'da havalimanı olmasına rağmen bir türlü turizmden istediği payı alamadı. Bu kadar güzel bir yerin turizmden nasibini almaması beni çok şaşırtmıştır. Gazipaşa ile Alanya arasında çok büyük bir mesafe de yok.
Tahmin ediyorum, hükümetimizin çalışmasını duyan Ankara kulislerinin simsarları şimdiden arazi kapatmak için çalışıyorlar. "Anormal para harcanması" olayına ise bir yorumda bulunamadım. Benim çalışıp kazandığım 10 lira bile çok değerli. Kolay harcayamıyorum. Bunlar parayı demek ki kolay kazanıyorlar ve bu nedenle kolay harcayabiliyorlar.
Parası olup da, harcayacak yer arayanlar Gazipaşa olayını bir değerlendirin isterseniz.
NOT: Dün Yüzyüze gazetesinde Yalçın Küçük imzalı bir haber vardı. Sürücü kursları çalışanları dernek başkanı ile bir röportaj yapan tecrübeli meslektaşımız Yalçın Küçük, haberde kullandığı görsel sinir uçlarıma dokunduğu için yerimden zıplattı. Yani gazeteci olarak okuyucunun dikkatini çekebilmiş, amacına ulaşmıştı. Muhtemelen haberin dikkat çekmesi için kullandığı fotoğraf bana göre kadınları aşağılayan bir görseldi. Haberin içeriği, "Her ne kadar kursta eğitim alınsa dahi, trafikte öğrenilecek çok şeyin olduğu" idi. Muhtemelen sosyal medyadan veya kendi çektiği de olabilir bir araç fotoğrafı vardı haberde. Aracın arkasında "Acemi bayan şoför. Lütfen kornaya basmayın" yazıyordu. Siz hiç sürücü kursu araçlarında veya başka araçların arkasında "Dikkat acemi erkek şoför. Lütfen kornaya basmayın" diye bir tabela gördünüz mü?
Gazeteci refleksi ile haber yapılmış ama erkek kafası ile kadını aşağılayan bir görsel kullanılmış. Kadınların kurallara uygun araç kullanmasına sinir olan, içlerinde trafik canavarı besleyen erkeklerin zihin altının dışa vurumu olan o fotoğraf karesini bu haberde kullanmanın ne alemi vardı anlayamadım. Acemilik dersen, sanki erkekler analarının karnında öğreniyorlar araba kullanmayı. Öğrendiklerini de trafikte görüyoruz.
Kullandığı arabada sinyal kolunun olduğundan bile haberi olmayanlar, kalkmış iyi derecede titiz, iyi derecede trafikte kurallara uyan, olağanüstü derecede dikkatli araç kullanmaya çalışan kadınlara yönelik bu tavırlarını kınıyorum. Böyle abuk tabela yaptırıp arabanın arkasına asan da, bu fotoğrafları kullan da kadın şoförler ile dalga geçip, aşağılamaya çalışacak öyle mi?
Rahmetli Necmettin Erbakan gibi söyleyeyim, "Hadi ordan, hadi ordan"