HAFTA SONU EĞLENCESİ 43

Teslime Tosun

HAFTA SONU EĞLENCESİ

Aslında bu yazıyı sizin dün okumanız gerekiyordu. Ancak bilgisayarımda meydana gelen bir arıza nedeniyle yazamadım ve yayınlayamadım. Diz üstü bilgisayarımı tamir için 100. Yıldaki bu işi yapan çocuklara götürdüğümde, 15 yaşlarındaki zehir gibi oğlan “Teyze bunu değiştir sen” dedi.

Şöyle bir düşündüm. Evet benim bilgisayar karşımdaki çocuğun yaşında neredeyse. Tamı tamına 14 yaşında. “Yavrucum, bugünkü dolar kuru karşısında yeni bir diz üstü bilgisayar almam benim neredeyse imkansız. Sen yazı yazacak ve yayınlayacak hale getir, gerisi önemli değil” dedim.

Gelelim bizim hafta sonu eğlencemize.

Aslında haber detayda gizlidir. Herkes aynı haberi yapabilir ama diğerlerinden ayrı olarak elde ettiğimiz bir bilgi o haberi manşete çıkartır. Olayı bambaşka yerlere götürür. Bu gibi detaylandırdığım haberlerle Türkiye’de bir çok tartışmayı gündeme getirmişimdir.

Varsak bölgesinde bir kadın, kapı komşusu diğer kadını boğarak öldürmüştü. Olay jandarma bölgesinde olduğu için katil kadın jandarma karakolundaydı. Bunu basın bilgisi olarak geçince, tüm gazeteciler hep beraber Varsak Jandarma Karakoluna gittik.

Birbirimizi ezerek katil zanlısı kadının fotoğrafını çektik, Jandarma’nın basın bildirisini aldık. Ölen kadının fotoğrafını da çektik. Haber tamamdı. Ben ise onlar gitsinler de, jandarmadan detay öğreneyim diye geri kaldım. Zira jandarma sadece “boğarak öldürdü” demişti, işte burada katil kadın, diğer kadını ne ile boğmuştu? Çıplak elleriyle mi, İple mi, eşarbıyla mı? Ne ile öldürmüştü?

Herkesin içinde sorsam, diğerleri de öğrenecek. Bu nedenle az geride kaldım ve onların gitmesini bekledim. Ama yemediler.

Bizim arkadaşlar tecrübeli, eğer geride Teslime kalıyorsa mutlaka başka bir iş çeviriyordur diye onlar da ayrılmadı. Bizim şoförlerimizden Kadir Ustay ile konuştuk. Onun evi Varsak yolunda “Gidelim, Cemile ablanın bir çayını içip geri dönelim” dedik.

Arkadaşlar duysunlar diye, “Arkadaşlar biz Cemile ablaya çay içmeye gidiyoruz. Siz de gelin isterseniz” dedik ve karakoldan uzaklaştık. Onlar ise “Haberi acil olarak geçmek yerine Cemile ablaya çay içmeye gitmez Teslime” diye düşünüp, düştüler peşimize. Biz gerçekten Kadir Usta’nın evine gittik ve bahçe kapısından girdik.

Kadir usta seslendi “Buyurun arkadaşlar” diye. Diğer muhabir arkadaşlar ise gerçekten eve girdiğimizi görünce, “Yok biz gidelim” deyip, bastılar gaza ve benden önce haberi yetiştirmek için şehir merkezi yönüne gittiler.

Daha Cemile abla iç kapıyı açmadan biz yeniden bindik arabaya, arka sokaklardan, ters istikamet Varsak dört yoldaki karakola geri döndük. Kapıdaki jandarmaya komutan ile görüşmek istediğimi söyledim. İçeri girdim ve komutana hiç vakit kaybetmeden sordum. “Komutan bu kadın, diğer kadını neden öldürmüş ve boğmak için ne kullanmış?”

Komutan ifadeleri çıkarttı ve kadının ifadesini önüme koydu.

Katil kadın ifadesinde, müstakil evinin tam karşısındaki diğer gecekonduya taşınan, eşinden yeni boşanmış zayıf, ince ve narin kadını kocasından kıskandığını belirterek “ben şişmandım. Bu kadın karşı eve taşındığından bu yana kocam bana elini sürmedi. Evde fazla zaman geçiriyordu, ama oturduğu divanın yeri değişti. Tam bu kadının evine bakan pencere kenarındaki divana oturmaya başladı. Artık bunun çaresi yoktu, bir gün kocam evde yokken onu divanın yerini değiştirmek istediğimi ve divanın bir ucundan tutması için eve çağırdım. Geldiğinde kapıyı kapattım ve bunu yere yatırdım. Önce bir güzel dövdüm, sonra üzerine oturdum. Tam ağzının geleceği yere popomla oturdum. Altımda debelendi ama ben ağır olduğum için kalkamadı. Sonunda debelenmesi bitince öldüğünü anladım” demişti.

Ben cinayet silahı oyarak eşarp filan beklerken, kadın cinayet silahı olarak poposunu kullandığını öğrenince şaşırmıştım.

Afedersiniz ama bunca polis-adliye muhabirliğim süresi içinde poposuyla adam öldüreni de ilk defa görmüştüm.

Sonra haberi biraz daha detaylandırdım. Katil kadın neredeyse 100 okkalık, öldürülen zavallı kadın ise 60 kilo civarında filan, bu gibi detaylar ile haberi daha da süsledim ve teslim ettim.

Ertesi gün diğer meslektaşlarımın haberleri 3. Sayfada küçük bir şekilde “Antalya’da cinayet. Komşu kadını öldürdü” diye. Benim haberim ise 1. Sayfada ve daha büyük puntolar ile “100 kiloluk kadın, kıskandığı 60 kiloluk kadının üzerine oturarak öldürdü” şeklinde ve detaylarıyla verilmişti.

Elbette haber çıktığı gün yine meslektaşlarımın homurdanmalarını duyuyordum ama bir yandan da “Kütüüük” demeyi ihmal etmiyordum.