HAFTASONU EĞLENCESİ 28

Teslime Tosun


Geldik hafta sonuna ve başlasın tiraji-komik eğlenceli anılarımız.


Bizim dönenimizdeki polis-adliye muhabirlerinin hepimizin saf bir yönü aynı zamanda dehşet muzipliğimiz vardı. Yaşadığımız onca olayların arasında gençliğin de getirdiği heyecanla, eğlenecek mutlaka bir taraf buluyorduk. 

Eğlencemiz ise birbirimizi kandırarak, bizim deyimimizle 'atmasyon' yaparak eğleniyorduk. Olmayan haberleri senoryolaştırarak, sanki haber atlatmışız gibi ballandıra ballandıra anlatıyor, rakip meslektaşlarımızı yarım saat, bir saat o haber için kıvrandırıyorduk. Ben en çok kıvrananlar arasındaydım ama asla bunu belli etmemeye çalışırdım. Böyle zamanlarda, haber atladım diye de en az yarım kilo yağım erirdi resmen. 

Şimdi Kepez Belediyesi Basın biriminde görevli bizim Tülin Korkutelmalıoğlu arkadaşımız o dönemdeki en saf kalpli, en temiz kalpli 5 muhabirin arasında banko birincilik onundur. O kadar iyi niyetli ve karşısındakine iyilik enerjisi gönderir ki, bir süre sonra ondaki iyilik size de sirayet eder. Herkesi karşılıksız sever. Çok merhametlidir.  Cebindeki son parasıyla çok garibanın karnını doyurmuştur. Buna şahidim. 

Kendi aramızda kısaca MAP lakaplı Mehmet Ali Parmaksız ise Tülin'i en fazla kandıran arkadaşımızdı.   

Her gün yeni bir macera ile Tülin'i serseme çeviriyordu. Bir gün adamın birisi bıçaklanarak öldürülmüş. Biz hastane morgunun önündeyiz ve konuyu çözmeye çalışıyoruz, neden ölmüş, kim öldürmüş? diye. Birde  adamın vesikalık fotoğrafını bulmaya çalışıyoruz. Derken olaya geç kalmış olan Tülin geldi. Heyecanı tavanda ve "Kim öldürmüş? Niye öldürmüş? diye arka arkasına sorularını sıraladı. 

Zaten fotoğrafı bulamadık diye canımız burnumuzda, ama Tülin ısrarla adamı kim öldürmüş? diye soruyor. Yani sizin anlayacağınız bizim ondan bilgi sakladığımızı düşünüyor. "Hiç bir şey öğrenemedik" diyoruz o kadar sık kandırmışız ki bize inanmıyor. "Tülincim. O kadar sorduk, ağzını bıçak açmıyor.  Herif bizi tınlamıyor, adam yerine bile koymuyor. Terbiyesiz adam, dönüp yüzümüze bakmadığı gibi, karşımızda böööyle dana gibi yatıyor." dedim.  

Arkadaşlar kahkahayı basarken, Tülin bozuldu ve küser gibi yapıp gitti. MAP Bunun arkasından gitmiş. Askere giden arkadaşının vesikalık fotoğrafı cebinden çıkartıp, "Al işte öldürülen adam bu" deyip, kafasına göre bir olay nedeni uydurup Tülin'e vermiş. Eskiden film olarak çekiyorduk ve bir film rulosunda 36 kare olurdu. Tülin garibim, adamın vesikalık fotoğrafını bir makara çekmiş ve heyecanla ayrılmış. 

Bereket versin arkasından arayıp, olayın doğrusunu anlattık da ortaya asparagas bir haber çıkmadı. Tülin'inde başını yakmamış olduk. 

Ama Tülin en az 1 ay MAP ile konuşmadı. Bu arada bize de "Bir daha sizin söylediğiniz hiç bir şeye inanmayacağım" dedi. 

Aradan bir süre zaman geçti. İlk töre cinayet haberini yapıyoruz. Şanlı Urfa'mı yoksa Diyarbakır'mı bilmiyorum bir yerde evli kadın, başka birisine aşık olunca kocasını ve çocuklarını bırakıp, sevdiği adamla kaçarak Antalya'ya gelmişler. Bir gecekonduda yaşıyorlar. Katil koca takip ederek saklanan sevgililerin evine pencereden girip, kadını ve sevgilisini öldürmüş.   Olay bu. 

Ben ve bir arkadaş cinayetin işlendiği gecekonduyu bulduk. Katil koca gibi gecekondunun penceresinden içeri atladık ve duvarda asılı bir erkek ile kadının büyük çerçeveli fotoğrafını bulduk. Olay yerini resimlerini çektikten sonra duvardaki fotoyu da alıp, olay yerinden çıktık.  Asayişten sorumlu emniyet müdür yardımcısının yanına gittik. Tam o sırada Tülin geldi ve müdür yardımcısından öldürülen çiftin bir kare fotoğrafını istiyor. Biz de elimizdeki fotoyu çıkartıp, "Tülin işte öldürülen sevgililerin fotoğrafı. Al çek" dedik. Tülin bize inanmıyor. "Siz yine beni kandırıyorsunuz. Bu sefer yaptığınız oyuna düşmeyeceğim. Çekmem" diyor başka bir şey demiyor. 

Yanımdaki meslektaşla birlikte "Vallahi Tülin, billahi bu fotoğraftaki kişiler o iki sevgili. Çek fotoğrafını" diyoruz bize inanmadı ve fotoğrafı çekmedi. 

Ertesi gün benim çalıştığım ve diğer  meslektaşın çalıştığı gazetede fotoğraflar yayınlanınca Tülin'in aklı başına gelmiş. Telefonla arıyor bizi "Allah belanızı versin. İlk defa doğru söylediniz ona da ben inanmadım. Gerçekten iki sevgilinin fotoğrafıymış o" diye hayıflanıyordu. 


Dünyanın en iyi ve en temiz kalplerinden birisine sahip sevgili Tülinimiz , bu gün Kepez Basın servisinde başarılı bir memuriyet hayatını sürdürüyor. Bu gün tek harfine dokunmadan yayınladığımız bültenlerin altında onun imzası vardır. 

Sevgili kardeşime buradan selam olsun.