HEPİNİZ KAHRAMANSINIZ
Tarihi Dokuma Fabrikası alanının birilerine peşkeş çekilmesi önlenerek harika bir kütüphaneler ve müzeler yerleşkesi haline getirilerek muhteşem bir konsepte dönüştürülmesi üzerine herkes “Kurtarıcı kahraman” olarak “Dokumayı ben kurtardım” havasına girdi.
Dokuma Fabrikasının yerinin Hollanda menşeili Türkmall’dan kurtarılması için bir yandan dönemin MHP İl Başkanı Nizamettin Sağır, diğer yandan Anavatan Partisinden Niyazi Öcal, CHP’den Ömer Melli, DSP’den Baştuğ Çalışır, diğer yandan DYP’den Ahmet Kiştin idare mahkemesine dava açarlar ve bu davayı sürdürürler.
Dursun Gündoğdu, kendisine ait Günhaber sitesindeki köşesinde davanın başlangıcı, gelişmesi ve sonucunu sade bir ile dil ile herkesin anlayacağı şekilde çok güzel bir yazı kaleme almış ve yazmış. Dava sürecini merak edenlerin mutlaka okuması gereken bir yazı. Tavsiye ederim.
Diğer yandan, Dokuma Fabrikasının yerinin Hollanda menşeili firmaya verilmemesi için o dönem CHP milletvekili olan Yıldıray Sapan’a yakın kişiler, Sapan’ın mecliste verdiği mücadeleyi dile getirdiler. Kendi sosyal medyalarından aslında dokuma fabrikası yerinin kurtarıcısının Yıldıray Sapan olduğuna dikkat çektiler.
CHP Kepez İlçe Başkanı Önder Kurnaz’da tartışmaya dahil olarak Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’ye yüklenerek aslında Dokuma fabrikasının yerini CHP’nin verdiği mücadele ile kurtarıldığını ve Tütüncü’nün mahkeme kararına mecbur kalarak müze ve kütüphane konseptini yaptığına dair bir beyanatta bulundu.
Elbette arada CHP’li sosyal aktivistler Mehmet Tosun ile Hüsnü Şahin’i unutmamak lazım. Çadır kurup günlerce şirketi, fabrikanın kapısından içeri sokmadıklarını ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Ama son gece birilerinin yemek davetini kırmayıp, kafayı çekmeye gittikleri sırada çadırların sökülüp atıldığını seslerini biraz alçaltarak anlatıyorlar, o başka.
SONUÇ: Herkes işin ucundan bir yerlerinden tutmuş. Birisi mecliste mücadele vermiş, diğeri hukukta aramış Antalya’lıların hakkını. Aktivistler kapının önüne çadır kurup, kimseyi geçirmemişler içeri. Ama herkes bir tarafta mücadele vermiş ve kurtarmışlar Dokuma fabrikasını. Zaten tek başına yapılabilecek bir eylem, tek başına yapılacak bir mücadele değildir yapılanlar.
Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, bu yeri yargı yolu kapandıktan sonra Hollandalı Türkmall’ e değil de, başka bir firmaya, başka, başka rant kapısı yapabilir miydi? Bence yapardı. Ama o ne yaptı, kente kazandırmayı tercih etti.
Böylece dokuma fabrikası yeri için yargıda, mecliste veya fabrikanın kapısında nöbet tutan, mücadele veren, katkı koyan, fabrikayı şu andaki haline getiren herkes Antalya’nın, Antalya’lıların, bizim kahramanlarımızdır.
Antalya’lı olarak hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. İyi ki bu mücadeleyi vermişsiniz, iyi ki bu hale gelmesine katkı sunmuşsunuz. Var olun.
NOT1: Ak Partili Belediye Başkanı Erdal Öner, Dokuma fabrikası için o dönem peşkeş çekiyor diye CHP'lilerin hedefindeydi. Sonra devran döndü, Dokuma fabrikasını peşkeş çekiyor diye söylemediklerini bırakmadıkları, bulsalar 1 kaşık suda boğacakları aynı Erdal Öner'i Kepez'den CHP'nin adayı olarak sundular. Antalya'lı CHP'liler Kepez Belediye Başkan adayı olarak Erdal Öner' i çıkardıklarında küçük dilimi yutacaktım. Herhalde yarım kalan Türkmall firmasına Dokuma fabrikasının yerini verebilsin diye yaptılar diye düşünmüştüm. Erdal Öner ismini gerçek CHP'liler nasıl içlerine sindirdiler acaba?
NOT: 2: Burada kötü karakter rolündeki Kepez eski belediye başkanı ve CHP Kepez Belediye Başkan adayı Erdal Öner, İlahi adaletin tokatını yemiştir. Şu anda ismi hayırla değil, Antalya’ya vermeye çalıştığı zararla anılıyor. Dünün muktediri ve burnundan kıl aldırmayan Erdal Öner, bu gün sırtında çay poşetleri taşıyarak ekmeğinin derdine düşmüştür. Bu ayıp bir şey değildir, namusuyla çocuklarının nafakasını kazanmaya çalışan adama saygı duyulur.
Ama Allah’ın adaleti olarak Antalya’daki bu günün muktedirlerine iyi bir örnektir.