Dün Ankara’nın da aralarında bulunduğu telefon trafiğimin olduğu yoğun bir gündü.
Akşam saatlerinde artık pertim çıkmıştı. Eve kendimi atıp, koltuğa çöktüğüm gibi kalmışım.
Sevgili yarenler, biliyorum ki bu günlerde içinizde beni parça pinçik etmek isteyenleriniz var. Bazılarınızın diş gıcırtılarının sesleri bana kadar geliyor.
İki tokat atsanız belki içiniz biraz soğuyacak. Bakınız belki diyorum.
Bunu da bulunduğunuz konum nedeniyle başka başka nedenlerle şimdilik yapamadığınız için dişlerinizi gıcırdatıyorsunuz biliyorum.
O duyguyu çok iyi bilirim.
Bam teline basan, sana zarar verdiğine inandığın kişiye hiçbir şey yapamamanın öfkesi, hırsı, çaresizliği.
Sizi anlıyorum. Ama kendimi de tanıyorum.
Vicdanen, hukuken inanmadığım hiçbir şeyi yazmam.
Bir konuyla ilgili birisiyle ilgili bir şey yazıyorsam eğer, mutlaka ama mutlaka eşi, çocukları, annesi, babası, kayınvalidesi, teyzesinin oğlu, amcasının kızı gibi bir çok kişiye etkileyeceğim için o vicdan süzgecimden mutlaka geçiririm.
Bazen dilimin ucuna gelip söyleyemediğim, yazamadığım o kadar çok şey oluyor ki!
Yazdığım kişi veya kuruluş her ne olursa artık. Sanki çok haklıymış gibi çevresine öyle bir anlatıyor ki, işin iç yüzünü bilmesen inanacaksın.
En basit yöntemle “Bu gazeteci yalan yazıyor” savunması zevahiri kurtarmaya çalışmaktan öte geçmiyor.
Bunu çevrelerine söyleyebilirler. Onları da anlıyorum. Ne diyecekler mesela yazılan konuyu soran arkadaşına, kurumuna; bağlı bulunduğu yerlere
Elbette “Evet ya, yaptık öyle bir halt” demeyeceğine göre “O gazeteci yalan yazmış. Yok öyle bir şey iftira atıyor” diyecek.
Ama bunun yanında bir de ukalaca, kibirli bir şekilde iftira ve dedikoduya döktüler mi işi o zaman köprüleri yakıveriyorum.
Size şu kadarını söyleyeyim. Ben ilahi adalete çok inanan birisiyim.
Günün sonunda eğer ben sizin hakkınıza girmişsem, zaten yüce yaradanım öbür tarafa bırakmadan benden bunun acısını gani gani çıkartır.
Bundan emin olabilirsiniz.
Bana istediğiniz kadar beddua edebilirsiniz.
Hakkını ilahi adalete bırakmak istemeyen herkes adliyeye de başvurabilir.
Veya bunu büyük harflerle yazmak istiyorum müsaadenizle.
BENİMLE İSTEDİĞİNİZ YERDE İSTEDİĞİNİZ MEKANDA YÜZ YÜZE HESAPLAŞABİLİRSİNİZ.
Hepinizle her istediğiniz ortamda karşılaşmaya hazırım.
Ben sizin tanıdığınız, hemhal olduğunuz bazı gazetecilere pek benzemem.
O nedenle benimle hesaplaşmak isteyenler yukarda saydığım sıralı yolları deneyebilirler.
Ama sinsilik yapmaya, kumpas kurmaya kalkarsanız beni daha da öfkelendirmiş olursunuz.