KENDİME KAFA İZİNİ VERDİM

Teslime Tosun


Kendime kafa izni verdim ve iki hafta yazmadım. 

Bunun nedeni yangın oldu ve herkes yangına odaklandı. Herkesin büyük felaket için birlik olduğu dönemde, "Ahmet şöyle yolsuzluk yapmış, Mehmet bunu yapmış" diye yazmak içimden gelmedi.  

Böyle felaket günleri bizim birleştiğimiz ve tek vücut olduğumuz günlerdir. İşte  o ahengi bozmak istemedim. Her gün de yangın yazmak istemedim. O nedenle kendime kafa iznini verdim gitti.

Ben o maneviyatı bozmak istemedim ama siyasetçiler, 'Maşallah, Allah nazarlardan saklasın' birbirlerine laf çakma  performansları beni hiç şaşırtmadı. 

Milletin can ve mal derdine düştüğü o felaket günlerinde Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, Korkuteli Belediye Başkanı Ömer İşlek ve Ak Parti Antalya Milletvekili Mustafa Köse hiç gıklarını çıkarmadan günlerce orada vatandaşlarla birlikte omuz omuza sessiz sedasız işlerini yaptılar. Bence yüksek perdeden bir 'Helal olsun'u" hak ediyorlar. 

(Bu arada nazar değdi ve Mustafa Köse bileğini kırarken, Hakan Tütüncü korona belasına tutuldu. Her ikisine de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Tütüncü başkanım, senin karşısında korona ne ki? Yersin sen onu, parça pinçik edersin) 
Manavgat belediye Başkanı Şükrü Sözen'i yazmaya gerek yok, mecbur çalışacaktı ve gereğini fazlasıyla yerine getirdi. 

Burada Sayın Dış İşleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'nu es geçmemek lazım.  Yörenin insanı ve devletin en yüksek temsili olarak tüm sorumluluklar sırtına almış, gece gündüz her türlü eleştiriyi göğüsledi. Yangın söndürme işi Dış İşleri Bakanının işi mi? Kimse Orman Bakanına laf etmezken, herkes tanıdığı, bir şekilde temas ettiği Bakanımız Çavuşoğlu'na yöneldiler.  Takip edebildiğim kadarıyla yeri geldi linç girişimini duyunca, kendisinin de arasında kalabileceği öfkeli kalabalıkların önüne dikildi. Yeri geldi bebek mamalarını kendi elleriyle götürdü. Yangın bölgesini en son terk eden kişiydi. 

Afganistan gibi bir ülke yok olup, yerine talibanistan diye bir ülke kurulurken Dış İşleri Bakanımızın çok yoğun temasları olmasaydı belki daha da felaket bölgesinde kalacaktı. 

Ya Büyükşehir Belediye Başkanımız  Muhittin Böcek? 

Kendisi azraile çalım atıp, ölümden döndü. Buna rağmen 'Allah bana ikinci bir şans verdi, yapamam arkadaş' demedi. 'Sağlığım el vermiyor benden bu kadar' demedi ve personelinin başında durup tüm çalışmaları yönlendirdi. Bir yerde idarecisini başında gören personel bir kat fazla emek sarf eder. Birleştirici, bütünleştirici ve idarecilik görevlerini yerine tam getirdi.

Maruz kaldığı dumanlardan ikinci defa hastanelik oldu ama tınlamadı. 
Sana da helal olsun Sayın Böcek. 

Bu gün yazımıza yangın sonu değerlendirmesi ile başladık. 

Yarın kaldığımız yerden devam. bakalım köşemizin konuğu kim olacak?