Bu gün sizlere Bilkent Otel’in Sakarya salonunda düzenlenen 6 parti liderinin ittifakı ve mutabakat protokolü imza töreninin perde arkasında yaşananları kendi gözlemlerimle aktarmak istiyorum.
Antalya’dan “Kimler gelmiş, kimler davet edilmiş acaba?” diye yoklama çekeyim dedim. Az-biraz bana yazı malzemesi çıksın istedim. Kapıdaki görevliler davetiyesiz içeriye kuş uçurtmuyorlardı. Davetiyeler ise değişik renklerle sınıflandırılmışlardı. Yeşil, sarı, kırmızı gibi alt tarafları çizgi şeklinde renklendirilmiş ve isimleri yazılmış yaka kartları kapıdaki akredite görevlileri tarafından veriliyor ve toplantı bitine kadar çıkartılmaması rica ediliyordu. Mesela sarı renkler basını temsil ediyordu.
Salonda ön tarafta ve 3. Sırada yer aldım. Yerim CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ve 2014 yılından bu yana CHP Yüksek Disiplin Kurulu Başkanlığını yürüten Uğur Bayraktutan’ın tam arkasına denk gelmişti. Sayın Bayraktutan ile daha öncesinden hoş sohbetlerimiz olduğu için birlikte fotoğraf çektirip, ortak dostumuz, benim “Ağabey” diye hitap ettiğim, çok değer verip saygı duyduğum Hopa Ticaret Odası Başkanı Osman Akyürek’e WhatsApp’dan attık.
İttifak ile ilgili olarak Sayın Bayraktutan’ın gözlerindeki ışıltıyı görmeniz lazımdı. Açıklanan metinler bölümünde özellikle hukukla ilgili konular açıklanırken en önce o ayağa fırladı ve alkışladı.
Bilkent Oteli bilmeyenler için tarif edeyim. Girişin alt katında bulunan Sakarya Konferans salonuna girmeden yan taraflarda küçük loca şeklinde odalar vardır. Liderler bu odalardan birisinde buluştular. Toplantı saati geçmesine rağmen liderler bahsettiğim odada son görüşmelerini tamamladılar ve hep birlikte geniş koridorda yürüyerek salona giriş yaptılar.
Çok büyük alkış tufanının içinde 1. Sıra koltuklardaki yerlerini aldılar. Her partiden bir genel başkan yardımcısı 6 ana başlık altında birleştirilen konuları salondaki misafirlere anlattılar. (Ki bunlar ittifakın mimarları. Elbette onların altında görev yapan komisyonlar ve onlarında altında görevlendirilen alt komisyon üyeleri vardı)
Dikkatimi çeken tüm partilerin parti yönetiminde görevli milletvekillerinin haricinde hiç kimseyi göremedim. Belediye başkanları da davet edilmemişti. İl Başkanları yoktu. Ancak İYİ Parti İstanbul il Başkanı Buğra Kavuncu ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu oradaydı. Diğer partilerin de belki il başkanları oradaydı ama tanımadığım için ve o anda aklıma gelip sormadığım için bilemiyorum.
Zaman zaman alkış tufanlarının koptuğu açıklamaların ardından, son konuşmadan sonra kendimi dışarı attım. Burada kendi tanıdığım üst düzey partililer ile görüşüp, ayak üstü konuyla ilgili görüşlerini alıp, sohbet ettikten sonra İyi Parti Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşı ve Av. Figen Çalıkuşu ve Deva Partisi kurucularından Gazeteci Gülay Göktürk ile karşılaştım. Kısa bir hoş-beşten sonra kısa değerlendirmelerde bulunduk. Ortak konumuz olan ittifakın mutabakat protokolü üzerine oldu. Hepimizin ortak fikri, ittifak mayasının tuttuğu şeklindeydi.
Av. Figen Çalıkuşu’nun yaka kartının mavi renkte olduğunu gördüm. Mavi renk çok azdı veya bana rastlamadığı için hangi grubu temsilen davet edildiğini merak ettim. Eğer bana verilen bilgi doğru ise Sayın Çalıkuşu’nun CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 20 kişilik özel davetiye listesinden Ankara’da olduğunu öğrenmiş oldum.
Bu sırada Avrasya Araştırma şirketi sahibi Kemal Özkiraz ile karşılaştık. Sayın Özkiraz ile Antalya’dan tanışıyoruz ve birkaç kulis bilgisini karşılıklı paslaştıktan sonra Antalya’da buluşmak üzere ayrıldık. Bu sırada karşıma Birleşik Kamu İş Konfederasyon Başkanı Sayın Mehmet Balık ile çıktı. İki lafın belini kırdık. Ben bu sırada kitapçık haline getirilen mutabakatın tam metnini görünce dayanamadım ve bir tanesine talip oldum. Sayın Balık bu talebimi hiç ikiletmeden takdim etti.
Türkiye’nin en çok okunan internet gazetelerinden olan T 24’dün Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Gökçer Tahincioğlu ağabeyimiz ile bir araya geldik. Gökçer Tahincioğlu çok eskilerden ben Hürriyet’tte, o ise Milliyet Gazetesinde aynı çatı altındaydık. Biz azıcık medya dedikodusu yaptık. Halk Tv’nin adeta çıkartma yaptığını söyledi Gökçer abi.
Ha yazmadan geçmeyeyim, küçük küçük paravanlar ile kapatılan canlı yayın bölmeleri yapılmış. Hepsinin arkasında mutabakat davetiye kartındaki görsel kullanılmış. Toplantı öncesi canlı yayınlar vardı, toplantı sonrasında ise canlı yayınlar tüm hızıyla sürüyordu. Her partinin genel başkan yardımcıları, bir canlı yayından çıkıp, yan taraftaki başka bir televizyonun canlı yayınına giriyordu. O bölümde resmen can pazarı varmış gibi basın mensubu arkadaşlar çalışıyorlardı.
Sayın Subaşı yine her zamanki nezaketi ile beni ve Sayın Çalıkuşu’nu bir kahve içmeye davet etti. Ankara’daki arkadaşlarımın bana tahsis ettiği aracıma doğru ilerlerken, CHP Grup Başkan vekili Özgür Özel hızlı adımlarla salondan çıktı. Kısa bir selamlaşmamız oldu ama tam bu sırada kapıda bekleyen davulcular Özgür Özel’in bahşiş istemek için yakasına yapıştı. Sayın Özel ise koşar adımlarla uzaklaşmaya çalışırken davulculara, “Bende para yok. Genel başkan arkamızdan çıkıyor. Ondan iste para” diyerek uzaklaştı.
Kafamı çevirdiğimde İlave Tv.’nin olaylı adamı olan Arif Kocabıyık ile karşılaştım. İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun da aralarında bulunduğu bir gruba geçtiğimiz günlerde Antalya kapalı yolda nasıl saldırıya uğradığını anlatıyordu. Sohbete katıldım ve Arif kardeşimize eski bir polis-adliyeci olarak böyle saldırı anlarında nasıl kendisini savunacağı noktasında bir-iki taktik verdim. Ama Arif kardeşimin kendi üslubu ile nasıl bir direniş gösterdiğini destansı anlatımıyla dinledim. Hele bir yere düştüğünü anlattığı bölüm vardı ki, “Değirmen taşı gibi döndüm” diye. Kahkahalar havada uçuyordu.
Elbette Sayın Subaşı ve Sayın Çalıkuşu ile kahve içerken, Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Uçak’la olan görüşmeme geç kaldım. Ankara’da yağan sulu kar nedeniyle zaten zor yol alabiliyordum. Bu nedenle Sayın Uçak’la bir kahve içimi sohbet etmek üzere Nisan ayında benim Ankara’ya gideceğim günlere ertelemek zorunda kaldık. Sayın Uçak’la sohbet etme fırsatını kaçırdığıma çok üzüldüm ama Nisan ayı Ankara programımda mutlaka olacak.
Bazı bölümleri kısa kısa atlamış olsam da, Ankara’da yaşananlar bunlardı.
Orada bulunan tüm partilen ortak görüşü “Bu işi başarmak zorundayız. Eğer başaramaz isek, demokrasi yok olur, hep birlikte yok oluruz. Bir arada olduğumuz sürece de biz bu işi başarırız, başaracağız” şeklindeydi.
E hadi İnşallhah. Yolları açık olsun