İyi ve keyifli bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftanın ilk yazısına başlayalım.
Haydi esnafa iyi bir haber verelim.
AESOB Başkanı Adlıhan Dere’nin ısrarlı talebi ile geçtiğimiz Mayıs ayında meclis kararı ile kurulan Esnaf Daire Başkanlığı, ABB Başkanı Muhittin Böcek tarafından faaliyete geçirildi.
Böcek’in kara kutularından birisi olan Özel kalem Müdürü Burcu Koçak daire başkanı olarak atandı. Koçak özel Kalem Müdürlüğüyle birlikte Esnaf Daire Başkanlığını beraberinde yürütecek.
Uzun yıllar Konyaaltı Belediyesinde, ardından Büyükşehir Belediyesinde oldukça fazla tecrübe kazanan Kocak’ın yeni görevinde başarılar diliyorum.
Ama başarılı olacağını zaten biliyorum.
Konu madem esnaf odalarından açıldı. Buradan devam edelim.
Geçenlerde yazmıştım birisiyle ilgili bir şey yazınca o kişi hakkında gazeteciye bilgi akar. Şu Nalburcular, Haftiyatçılar Odasının Başkanı Özgür Bucaklı’dan bahsediyorum.
Ağzını açtığında çıkarttığı cayırtı boyundan büyük olan Özgür Bucaklı’nın çok marifetli çıktı.
İnsan psikolojisinden az-çok anlayanlar bilirler ki, bir insan ne kadar çok bağırıyorsa, karşı tarafı ne kadar çok suçluyorsa mutlaka kendi yaptığı bir şeyi gizleme çabası içindedir. Ben bunu adliye koridorlarında çok gördüm. O psikolojiyi nerde görsem tanırım.
Şimdi şu Antalyaspor ve hafriyat mevzusuna gelince ortalıkta hiçbir şey yokken, sakinken birden Hafriyatçılar Oda başkanı Özcan Bucaklı ortaya çıktı ve gazetelere beyanat vererek Antalyaspor için tahsis edilen hafriyat gelirlerinin kulübün kasasına girmediğini ve yolsuzluk olduğunu iddia etti.
İddiaları doğrudur- yanlıştır oraya girmeyeceğim.
Ama bir çok kişi, ki özellikle “Esnafımın hakkını koruyorum” diye bas bas bağırmasından dolayı en çok inanlar kendi üyeleri oldu demek ki, yeniden seçildi.
(Seçimdeki mini kurguyu da sizinle paylaşayım. Denetim kurulu üyelerinin lise mezunu olması gerekiyor. En az 30-40 civarında oyu olan ilköğretim mezunu hafriyatçıları ‘Sizi yönetime alıyorum’ diyerek denetim kurulu üyeliğine koymuş. Kendisine yakın olanları ise yedek 1 ve 2.’ye yerleştirmiş. Seçimden sonra lise mezunu olmayan ilk iki sıradaki denetim kurulu üyelerine ‘E kusura bakmayın. Lise mezunu değilmişsiniz’ deniliyor. Onların yerine ise yedekte bulunan 2 adamı denetime geliyor. Tecrübeli bir oda başkanı denetimdeki kişilerin lise mezunu olması gerektiğini bilmez mi? Nasıl oyları yakalamış ama)
İlk günden itibaren içimden "Yıllardır Antalyaspor hafriyatından burada hep birlikte güzel güzel pastayı yiyordunuz. Bu gün ne oldu da 'esnafımın hakkı' diye ortaya çıktı bu. Kesin buna giden pastanın dilimi ufalmış" dedim.
Konumuza dönecek olursak eğer biliyorsunuz bunlar tartışılırken Antalyaspor derneği adına hafriyat işini yapan Bahattin Özkesmen, hafriyatçılar Odasına 1 milyon 257 bin 800 liralık 3 adet çeki Özgür Bucaklı’ya verdiğini, bunların tahsil edildiğini ama kimin tahsil ettiğini bilmediğini söyleyerek savcılığa suç duyurusunda bulunmuş.
Özkesmen denilen firma yetkilisi bu kadar yüklü bir bağışı neyin karşılığında ve neden yaptı? Çekleri kimin tahsil ettiğini nasıl bilmezsin?
Bu da ayrı bir muamma?
Savcılık soruşturmasını yaparken Bahattin Özkesmen’e de “Bin lira-2 bin bin lira değil, sen bu milyonluk bağışı neyin karşılığında yaptın? Diye sorar inşallah
Bunlar gerçekleşirken Hafriyatçılar Odasının yetkili genel sekreteri olan Yasemin Kaymaz, tüm bildiklerini Savcılık, Cimer ve Ticaret Bakanlığına suç duyurularında ve ihbarlarda bulunmuş.
Bu ihbar ve suç duyurularının ardından da olaylı bir şekilde istifasını vermiş.
Aradan neredeyse 2 aya yakın süre geçmesine rağmen Hafriyatçılar Odasını denetlemekle görevli Antalya Ticaret İl Müdürlüğü, yetkili oda genel sekreteri bu hanımefendiyi çağırıp da “Sen ne diyorsun kardeşim. Ver bakayım elindeki bilgi ve belgeleri” dememiş!
İfadeyi alacak olan memur arkadaşın yıllık izinleri, hastalık raporları daha bitmemiş olabilir.
Ticaret İl Müdürlüğü çevresinden aldığım bilgiye göre onun yerine Sayın Özgür Bucaklı’ya “Hakkında şöyle şöyle şikayet var” diye haber uçurdukları iddia edildi.
İl müdürlüğü çevresinden edindiğim bilgiye göre bu yazıyı kaleme aldığım sırada hanımefendinin ifadesinin Cuma günü alındığını öğrendim.
Kimsenin günahını almak istemem ama o ifadenin suya sabuna dokunmayan bir şekilde alınmış olacağından şüphelerim yüksek.
Bence Ticaret İl Müdürü Sayın Halil Özşahan beyefendi o ifadeleri bir okumanızı rica ediyorum.
Bu hanımefendinin ifadesinde “Hafriyatçılar Odasına kayıt yaptıran esnaftan yönetim kurulu kararı ile 'Hizmet' adı altında 2-3 bin lira civarında ücret alınıyor mu?” diye sormuş mu?
"2-3 bin lira karşılığında ne hizmeti veriyorsunuz?" diye sormuş mu?
Eğer o sorular yoksa, o memurunuzu bir daha başka soruşturmada görevlendirmenizi gözden geçirmenizi tavsiye ediyorum.
NOT: Size Pazartesi neşesi olsun Biraz da gülümseyelim.
Biliyorsunuz biz gazeteciler emniyetten aranınca böyle bir tedirgin oluruz. Geçenlerde İl Emniyet Müdürümüz basınla tanışma toplantısı yapıyor. Bu nedenle Emniyet Basından bir başkomiser gazetecileri telefonla arayarak davet ediyor.
Bu yazdıklarım kesin bilgidir. Zira muhatabına teyit ettirdim.
Komiser kardeşimiz Ali Taş kardeşimizi de aramış. Emniyetten arandığını öğrenince ‘nasıl olsa ifade için arandım’ diyerek daha fazla konuşmasına izin vermeden “Hangi haberden dolayı ifade vereceğim?” diye soruyor.
Kadın komiser şaşırıyor “Ne haberi, ne ifadesi?” diyor. Ali Taş aceleci ve gardını almış vaziyette tok bir sesle “Kim şikayet etmiş, hangi haberden dolayı ifade vereceğim onu soruyorum” diyor.
Kadın komiser gülmeye başlıyor. “Ali bey biz sizi Sayın İl Emniyet müdürümüzün tanışma toplantısına çağırmak için aradık” diyor.
Bu sefer şaşkınlık bizim Ali Taş’ta ses tonu içine kaçmış vaziyette “Ama ben hep ifade için polis tarafından arandım. Davet için hiç aranmamıştım” diyor.
Bizim rafık polisin kibar yüzüyle ilk defa karşılaşınca bünyesi kaldırmamış zaar