Dün bir yazı kaleme aldım.
Yazmaz olaydım arkadaş.
Gelen telefonlar, tepkiler v.s nedeniyle kafam bir milyon oldu.
Muratpaşa’daki meclis üyeleri için “Tıpış, tıpış meclise girdiler, çatır çatır oy verdiler” diye yazdım, hemen her partideki meclis üyesinden tepki aldım.
Gürsel Gürel isimli CHP’li meclis üyesi sosyal medyadan yazdıklarımı son derece nezaketli bir dil ile ret ettiğini bildirmiş. “Doğru bulmadığım imar plan tadilatlarına onay veremeyen bir meclis üyesi olarak eleştirilerinizi kabul etmediğimi belirtmek ve bu tip konularda toptancı bir yaklaşımda bulunulmamasını rica ederim. Muratpaşa Belediyesi meclis üyeleri olarak bahsi geçen konu ile ilgili olarak kuzeyden kot alınmasını engellenerek yani raht oluşumu önlenerek plan tadilatı Muratpaşa Belediye meclisimizden geçmiştir” dedi.
Yazdığım konunun doğru olmadığını belirtirken kullandığı nezaketli ve asla kabalaşmayan dili nedeniyle kendisine teşekkür ediyorum.
Ancak Sayın Güler, dün ABB teknik Baş Danışman Cem Oğuz yaptığı basın açıklamasına göre, oyladığınız o imar düzenlemesinde ‘Kuzeyden kot alma’ mevzusu zaten boş yere konulan bir not olduğunu belirtti. Zira imar kanunu 13. Maddesi gereğince ana yol baz alınarak bina ölçüm o taraftan yapılırmış. Yani bu binanın da kuzeyinden yapılmak zorunda, zira kuzeyinde 20’lik ana yol var. Baz alınacak güneyinde, batısında, doğusunda yol yokmuş zaten.
Siz oraya kuzeyden plan notunu koysanız da, sonuna kadar red verip, kuzeyden kot alınmasını istemiyoruz deseniz de yasa gereğince mecburen kuzeyden kot alınması gerekiyormuş!
O’da sizin gibi inşaat mühendisi ve sordum Sayın Oğuz’a “E o zaman Muratpaşa Belediyesi meclisinde bu not neden konuldu, neden kaldırıldı?” diye sordum. Sayın Oğuz omuzlarını kaldırıp, indirerek “Bilmem ki! Ben de anlamadım. İmar düzenlemesinde niye koydular, niye kaldırdılar. Bana göre gereksiz işlem. Plan tadilatına not diye yazdıkları zaten kanun maddesinin kendisidir. Kanunu, tadilatın üzerine yazmışlar” dedi.
Sayın Oğuz’a göre sizin belirttiğiniz gibi öyle rantın önüne filan geçilmemiş. Ortada plan tadilatıyla oluşturulmuş bir rantın olmadığını 2004 yılında da bina planı 7 kat, aradan geçmiş 21 yıl yine 7 kat.
Ha yerin değeri 21 yılda 210 bin artmış o ayrı!
(Bazıları bunun 9 kat olduğunda belirtiyorlar. Hatta Tamince grubunun internetten maket üzerinde satış yapıldığına dair haberler yayınlandı. Adamlar plan tadilatı meclisten geçmeden yapacakları residansın çizimini, maketini yapıp, satışa geçmişler bile)
Bu arada Zafer Menekşe ve İmar komisyonundaki meclis üyesi oğlu Ali Can Menekşe’den haber var.
Çok sevdiğim bir meslek büyüğümüz tarafından iletilen bilgilere göre onların da yazdıklarıma itirazları var. Öncelikle Zafer Menekşe, Fettah Tamince’nin Sembol inşaatındaki onlarca iş kaleminden sadece bir kaçında iş yaptıklarını belirttiler.
Sahibi oldukları DTİ reklam - dti dekorasyon tasarım reklam mobilya inşaat turizm san. ve tic.ltd.şti’ne ait SNS makinaları ile Sembol inşaatın yön tabelası, reklam panosu gibi işlerini yapmışlar. Öyle inşaat işlerinin taşeronluğunu filan yapmadıklarını söylediler.
Ayrıca İnşaat Mühendisi Ali Can Menekşe’nin imar komisyonunda başkan yardımcısı filan değil, üye olarak görev aldığını, ‘Doğal Afetler, deprem ve Risk Yönetimi ile Gecekondu ve Kentsel Dönüşüm Bölgeleri İhtisas Komisyonu üyesi’ diye bir komisyonun bu güne kadar hiç faaliyete geçmediğini, hiç toplanmadıklarını ve bu komisyonun sadece kağıt üzerinde işlevsiz bir komisyon olduğunu belirttiler.
Yahu çileden çıkmamak elde değil!
Doğal Afetler, deprem ve Risk Yönetimi ile Gecekondu ve Kentsel Dönüşüm Bölgeleri İhtisas Komisyonu eğer kağıt üzerinde işlevsiz bir komisyon ise Eyy Muratpaşa Belediyesi dostlar alış-verişte görsün hesabı diye mi kurdunuz bu komisyonu?
Yani Ali Can Menekşe’nin işlevsiz bir komisyonun yetkisiz bir üyesi olduğunu belirtmiş oluyor bize.
Vatandaşın beyanı esastır.
Yani sizin anlayacağınız aslında hem Muratpaşa Belediyesi, hem de Büyükşehir Belediyesi arsa sahibi Fettah Tamince’nin her arazi sahibi gibi istediği bir plan tadilatını yasalara uygun halde yapmışlar.
Ama kamuoyunun Tamince ismine olan alerjisi ortaya çıkınca ellerindeki ateş topunu birbirleri üzerine atıyorlar.
Ama ateş topunu karşı tarafa ilk atan Muratpaşa Belediyesi olmuş.
Geçelim
Ben asıl konuyu sona sakladım.
ABB Teknik Baş danışman Cem Oğuz dün basının karşısına geçtiğinde Antalya’daki deprem master planlarını anlattı.
Antalya Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde bir komisyon kurulduğunu, bu komisyonda Çevre ve Şehircilik bakanlığı, valilik, yerel yönetimler ve ilgili STK’lar olan inşaat mühendisleri odası, harita mühendisleri odası, jeoloji mühendisleri odası gibi odalardan temsilci istediklerini belirtti. Antalya deprem master planının 2025 yılında biteceğini anlattı.
400 bin civarındaki konutun yeni sistem dronlarla filan kontrol edileceğini açıkladı.
Sordum, fiziki anlamda ne zaman kontrol edeceksiniz? Veya banka şubeleri, apartman altlarındaki alış veriş merkezleri, restorant, tuhafiye gibi işyerlerine girip, kolon sayacak mısınız? Diye
“Evet gireceğiz. Ama önce 2005’e kadar hazırlıkları tamamlanacakmış.
Hürriyet Gazetesi temsilcisi Salim Uzun “Yıllardır deprem master planları Toplanma alanları oto parka çevrilmiş durumda. Bu konuyla ilgili çalışmalarınız ne olacak” şeklindeki sorusuna “Bunların hepsini tespit edeceğiz” şeklinde cevap verdi.
Yani sizin anlayacağınız cek, cak ve yine cak, cak, cak.. .
Her neyse toplantı sonrasında kapı önünde sohbet ederken basına ha bire demeç veren oda başkanlarına eleştiride bulunurken bazı meslek oda başkanlarının deprem master planına katkı koymalarını istediklerinde kendilerine bu işin karşılığında alacakları ücreti sormuşlar. “Bu işin bütçesinin olmadığını, sadece ABB önderliğinde bir komisyon kurulduğunu. STK olarak bu komisyonda bulunmaları gerektiğini” belirtmiş ama söylediğinden anladığımız kadarıyla oda başkanları ucunda para olmayan Antalya için hayati önem taşıyan komisyona burunlarını kıvırmışlar.
Bir kaç basın mensubu arkadaşla birlikte olayın üzerine atladık. “Gazetelere boy boy fotoğraf verip, ahkam kesen oda başkanları, toplumsal olayda ceplerine girecek ücretimi soruyorlar?” dedim.
“Evet” dedi.
Sonra düşündüm, aslında oda başkanları haklı. Onca yıl okumuşlar ve artık çalışıyorlar. Hayat çok pahalı.
Adamlar kendi çalışma saatlerinden zaman ayırıp, bir emek sarf edecekler ve bu emeğin karşılığında alacakları ücreti sormaları kadar doğal bir şey yok bence.
Ha şöyle olabilir.
Atıyorum İnşaat Mühendisleri Odası olarak bu komisyona bir inşaat mühendisi görevlendirirse, o inşaat mühendisinin takdir edilecek ücretini oda karşılayabilir. Üstelik bu iş, üye kaynaşma yemeğine ödenecek ücretten daha ulvi bir görevdir.
Her şeyi de devletten, belediyeden beklememek gerekiyor diye düşünüyorum.
Sevgili oda başkanları işte o zaman çıkın tüm medyaya "Biz bu toplum için bunu yaptık" diye dilediğiniz kadar övünerek konuşabilirsiniz.