KÖŞEBAŞI
ÖTEDEN BERİDEN
Dün akşam Manavgat Belediye Başkanı Sayın Şükrü Sözen'in düzenlediği basın toplantısına katıldım. Şükrü başkan artık uluslar arası bir düzeye gelen motosiklet festivaliyle ilgili daha doğrusu festivaller ile ilgili bir toplantı düzenlemiş oldu.
Bu yıl aralıklarla birkaç festival birden düzenleniyor. Herkesi Manavgat'a bu festivallere bekliyor. Şükrü başkan yine her zamanki gibi fit ve zinde bir şekilde açıklamalarının ardından basın mensupları arkadaşların arasında gezdi, hal hatır sordu.
BAŞKANLAR DEĞİŞİNCE CİBİNLİK DOLABA KALDIRILDI
Doğal olarak benim oturduğum masaya da geldi. Geçtiğimiz yıllarda sivrisinek ve yakarca ile mücadele konusunda Büyükşehir'den oldukça dertliydi. Hatta ulusal kanalllara ve gazetelere çıkarak "Büyükşehir sivrisinekle mücadele etmiyor. Ben halka cibinlik dağıtacağım" sözleri manşetlere taşınmıştı. Ben bunu sordum kendisine "Bu yıl cibinlik dağıtacakmısınız? Sivrisinek ile Manavgatlıların arası nasıl?" dedim. Başkan "Yok" dedi. "Dağıtmayacağız. Arkadaşlar Muhittin Başkan'a biraz zaman tanımak lazım. Bende kendi ilçemle ilgili bazı konularda beklemedeyim. Kolay değil işi. Bazı konularda biz kendimiz insiyatifimizi kullanıyoruz." dedi.
BASIN DEDİKODUSU
Tabi birkaç meslektaş bir araya gelince ne konuşulur bol bol dedikodu alış verişi yapılır. Gıybet gırla gider. Biraz nostalji yapılır eski günlerden konuşulur. Yine durum değişmedi ve biz yine aynı şeyleri yaptık.
Basın mensubu arkadaşlarımdan edindiğim bilgilere göre hemen hepsinin elinde birkaç klasör Türel dönemindeki yolsuzluk iddiaları var. Var ya mesleki olarak çok kıskandım. Çünkü benim elimde bahsedilen dosyalardan yok. Öyle uçuk şeylerden bahsediyorlar ki. İçlerinde bazı meslektaşlarım var ki, acı acı gülümsemekten başka bir şey demedim. O bazıları var ya, daha düne kadar Menderes Türel ile görüşmek için, bürokratları ile selamlaşmak için neler yapıyorlardı.
Şimdi kalkmışlar mesela "ANET'te yolsuzluk diz boyu" diyor. Eee birader niye yazmıyorsun? Yazsana senin elini birisi mi tutuyor. Yaz bakalım ANET'teki yolsuzluğu görelim ne varmış. ANET'Te yolsuzluk yapıldıysa neden aynı bürokrat yeniden atandı. ANET Genel Müdürü Sayın Mesut Kocagöz mü size verdi o yolsuzluk dosyalarını? Ne yani Sayın Kocagöz, "Türel döneminde ben ANET Genel müdürüydüm ve biz şöyle yolsuzluklar yaptık. Şimdi genel müdür yine benim. Önceki dönem yaptığımız yolsuzluk iddialarını size aktarıyorum. Buyurun bunlarda size belgeleri" filan mı dedi?
Sayın Kocagöz'ün böyle bir şey söylemesi hayatın doğal akışına uymaz.
Anladığım kadarıyla Muhuttin Böcek'in atadığı bazı bürokratlar işi gücü bırakmış, gazetecilere yolsuzluk dedikodularını pompalayıp duruyorlar. Bir çoğu tanıdığı ve kendisine yakın bazı gazetecilere "Duydun mu, şu birimde şöyle şöyle yolsuzluk varmış" diye başlayan dedikoduları aktarıp kamuoyunda bir algı yaratmaya çalışıyorlar.
Yoktur demiyorum. Elbette bu kadar büyük bir bürokrasi ve bütçenin olduğu yerde olabilir. Ama dedikodu yapmayın. Varsa kardeşim açık açık söyleyin, "Şurada şunu tespit ettik, burada bunu tespit ettik" diye.
BOĞAÇAYI
Dün Büyükşehir Belediyesinden bir haber geçildi. Haber aynen şöyle başlıyordu. "Antalya’da uzmanların uyarısı dikkate alınmayarak hayata geçirilen Boğaçayı Projesi’nde
korkulan oldu. 5 ay önce hizmete açılan Boğaçayı’nda uzmanların ön gördüğü sıkıntılar baş
gösterdi. Yosunlaşma ve koku sorunları yaşanırken, kanal içi kısa sürede rüsubatla doldu,
taşkın ve kıyı erozyonu tehlikesi ortaya çıktı."
Vallahi haberi ilk okuduğumda acar bir gazeteci Antalya Büyükşehir Belediyesi aleyhine haber yapmış. Belediye görevini yapmadığı için eleştirel bir haber yapmış zannettim. Sonra işin doğrusunu anlayabildim.
Meğer Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in danışmanı ve sözcüsü Dr. Cem Oğuz, Antalya Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Vural Şahin, Jeoloji Mühendisleri
Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik ve Peyzaj Mimarları Odası Antalya Şube
Başkanı Teoman Akçalı ile birlikte Boğaçayı’na teknik bir gezi düzenlemişler.
Haberin devamında ise
Boğaçayı’nın belirli dönemlerde ciddi taşkınların olduğu bir havza olduğunu, hatta 2003
yılında sahildeki köprünün yıkıldığını belirten Dr. Cem Oğuz, şunları söyledi: “Ocak ayından bu yana yukarıdan gelen debinin getirdiği rüsubatla dolmaktadır. Bugün Boğaçayı içerisinde öbekleşmeler meydana geldiğini ve su derinliğinin yer yer 80 cm’ye kadar düştüğünü söyleyen Cem Oğuz, şöyle konuştu: “Burada görüldüğü üzere bir birikme var. Bu birikmenin belirli aralıklarla temizlenmesi lazım. Rüsubatın burada birikmesi sonucu, bu rüsubatın kıyı ile buluşması sağlanamadığından dolayı kıyılarda erozyon başlayacak. Buradaki rüsubatın miktarının belirli dönemlerle ölçülmesi gerekiyor. Bu rüsubat biriktiği zaman burada kesiti daraltacak. Debi bu kesitten geçemeyeceği için taşkın riski oluşacak. Taşkınla birlikte de her taraf zarar görecek. Boğaçayı’nı besleyen hatların yazın kuruduğuna dikkati çeken Oğuz, “Buradaki su seviyesi düşecek, yosunlaşma daha da artacak, çamur dipte birikecek. O rüsubat ile birlikte koku artacak, kokuyla birlikte sinekleşme de olacak. Bunların hepsinin önleminin alınması gerekiyor” dedi.
Diye devam etmiş.
Sayın Cem Oğuz'un yaptığı açıklamadan ve geçilen haberden anladığım kadarıyla son günlerde Boğaçayında oluşan pis görüntülerle ilgili halktan şikayetler yoğunlaştı. Ardından Türel'in "Bizim projelerimizin bakımını bile yapamazlar" sözleri hatırlatıldı.
Bunun üzerine "Aslında biz bu projenin yanlış olduğunu söylemiştik. Bakımını yapmayarak projenin yanlış olduğunu halka göstermek istedik. Şimdi Boğaçayını temizletiyoruz." demiş oldular.
- aslı bence buydu.
NOT: Rüsubat , Tortu, çöküntü demektir.