Dün bir kamu kurumundan arkadaşım önce mesaj atmış. Konuyu açık yazmadığı için telefonla aradım ve mahiyetini öğrendiğimde hem olayda adı geçen kız çocuğuna, hem mesleğim, hem Antalya basını adına çok üzüldüm. Hem de öfkeme engel olamadım.
Antalya’da yerel bir gazetenin yazı işleri müdürlüğünü yapan, köşe yazarı, gazeteci Y.K. gazeteye staj için gelen 16-17 yaşlarındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 4 gün önce tutuklanarak cezaevine atılmış.
Dosyayı okumadım. Ancak iddialar vahim!
Bu olay beraatle sonuçlansa bile Antalya basınının alnına kara bir leke olarak çalınmış ve tarihine geçmiştir. Zira daha önce böyle adli bir olay benim hatırladığım yaşanmadı.
O stajyer kız çocuğu gazeteci olacaktı!
Şikayetçi oldukları için helal olsun o çocuğa ve ailesine. Antalya polisine teşekkürler. “Bu bir gazeteci” diyerek olayı savsaklamamışlar.
Şimdi gelelim Antalya’daki yerel basının neredeyse tamamının erkek yöneticilerinden oluşması nedeniyle erkek dayanışması halinde bu olay karşısında topluca sessizliğe bürünmesine.
Siyasetçi, tanınmış birisi olsa “TACİZCİ” diye başlık atıp, ballandıra ballandıra haber yapan, yaptıran, yayınlayan bizim camiamız bu olay karşısında sus-pus olmuşlar.
Aradığım birkaç arkadaşım haberlerinin olmadığı yönünde bilgi verdi. Bilgisi olan da “Daha bu gün öğrendim” dedi. Bir başkası “Benim polis-adliye muhabirim yok. Ajans böyle bir haber geçmedi” dedi.
Ben bu olayı yazıyorum ve hepsinin topluca haberleri olacak. Bakalım yarın ne yapacaklar?
Cemiyet Başkanımız İdris Taş, kendisinin de liseye giden bir kız çocuğu babası olduğunu belirterek “Bu olay nedeniyle kesinlikle o gazeteciye sahip çıkmak gibi bir durumumuz asla olamaz. Ancak iddianame hazırlanmadan cemiyet ile ilişkisi kesemiyoruz. İddianame hazırlandıktan sonra AGC gerekli adımları atacaktır” dedi.
Şimdi bu olayın başka boyutlarını sizlerin önüne sermek istiyorum.
Y.K. için bu olay son nokta. Daha öncesinde yaptıklarıyla zaten adım adım böyle bir rezillik geliyorum diyordu.
Y.K isimli bu gazeteci yıllar yıllar boyunca Saadet Partisi kurucu il başkanı Galip Akıncı’nın sahibi olduğu ve mütedeyyin yayınları ile dikkat çeken gazetesinde çalıştı. Gazete Ispartalı iş insanı Ramazan Çınar’a satıldıktan sonra da çalışmaya devam etti.
Yaptığı haberlerde kadınları aşağılayan çeşitli materyaller ve dil kullanmaktan çekinmezdi. Bu nedenle 9 Ağustos 2021 tarihinde köşemde yazdığı haberlerde kullandığı dile ve fotoğrafa tepki göstermiş “Gazeteci refleksi ile haber yapılmış ama erkek kafası ile kadını aşağılayan bir görsel kullanılmış. Kadınların kurallara uygun araç kullanmasına sinir olan, içlerinde trafik canavarı besleyen erkeklerin zihin altının dışa vurumu olan o fotoğraf karesini bu haberde kullanmanın ne alemi vardı anlayamadım.” Demişim.
Geçtiğimiz günlerde Ali Buldu’nun çektiği fotoğrafı sosyal medyasından alıp, üzerine özel haber damgası vurup yayınlamışlardı. Ali Buldu “Bari kaynak gösterseydiniz” diye tepki gösterince bir de arsızca savunmuş; fotoğrafın sahibini suçlamıştı.
25 Kasım 2021 tarihinde “Emek hırsızlığı ayıp” diye bir köşe yazmış ve isim vermeden yine Y.K.’yı işaret etmiştim,
“Bakın şu anda yerel gazetelerimizden birisinde köşe yazarlığı yapan bir meslektaşımız ve çalıştığı gazete hakkında Basın-İlan kurumu ve iletişim başkanlığı tarafından “Başka gazetecilerin köşe yazılarını kopyalayıp, kendi köşe yazısı gibi yayınladığı” gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Bu arkadaş, Kahramanmaraş, Kilis, Gaziantep gibi çeşitli ücra Anadolu illerindeki yerel gazetelerde köşe yazan gerçek gazetecilerin yazılarını kopyalayıp, sanki oturup kendisi yazmış, kafasını yormuş, beynini çalıştırmış, emek sarf etmiş gibi başkasının emeğinin-yazısının üzerine nasıl imza atabiliyor? Başka birisinin emeği üzerine imza atmak insanın hiç mi vicdanı rahatsız etmez? Ayıp değil mi arkadaş emek hırsızlığı? Yapmayın lütfen. Oturun biraz da kendiniz çalışın. Aldığınız maaşı hak edin” demişim.
Bu olayda ve soruşturma sonunda ne oldu dersiniz?
Halen Basın İlan Kurumu Antalya Şube Müdürlüğünü yapan benim de çok sevdiğim, dürüstlüğüne kefil olabileceğim bir insan olan Nedim Engin’in başında olduğu kurumu bu soruşturmayı kapattı diye biliyorum. 1 gün dahi, 1 lira dahi ceza vermeyip, soruşturmayı rica minnet kapattılar diye biliyorum.
Aksi olduysa söylesin vallahi onu da yazarım.
Başka bir yerel gazete olsun, ellerinde cetvel santim santim köşesini bucağını ölçen, kayıtlara geçiren Nedim Engin’in başında bulunduğu kurum bu olayda hem gazeteyi, hem de geçtiğimiz yerel seçimlerde Ak Parti Konyaaltı İlçesinden meclis üyesi olmaya çalışan Y.K.’yi aklamış oldular.
Eğer bir gün veya 1 lira dahi ceza yemiş olsaydı Y.K.’nin başında olduğu gazetenin sahibi Ramazan Çınar bu adamı basın camiasından gönderir ve Antalya basının alnına böyle bir kara leke çalınmazdı.
Daha da önemlisi, her şeyden önce o kız çocuğunun başına böyle bir şey gelmezdi.
Bu nedenle BİK Antalya Şube Müdürü Nedim Engin, şimdi mutlu musun rica-minnet sümen altı edilmesinde katkın olduğuna inandığım bu dosya için?
Nedim Engin’e neden bunları yazıyorum biliyor musunuz? Zira benim tanıdığım Nedim Engin dürüst, nazik ve işini iyi yapan birisiydi. Bu olayın kapatılması nedeniyle büyük şaşkınlık yaşadım ve Engin adına bende yarattığı o imajı yerle yeksan ettiği için üzüldüm. Ve en önemlisi bir kız çocuğuna yapıldığı iddia edilen cinsel istismar olayında çok büyük tepki göstereceğini, bünyesinin kabul etmeyeceğini bildiğim için, vicdan azabı duyması adına yazıyorum.
Yani Y.K. ne yaparsa başına bir şey gelmeyince, cesaretlenmiş. Nasıl olsa ne yaparsam yapayım, bana bir şey olmaz diyerek bu rezilliğin yaşanmasına neden olmuş.
Şimdi gelelim yerel basın camiasında iki gazetenin birden sahibi olan Ramazan Çınar beyefendiye.
Bu arkadaşa söyleyecek o kadar çok şey var ki!
Gazetesinin yazı işleri müdürü ortada. Aşırma köşe yazıları, aşırma haberler yapan birisiydi.
Gazetesinde çalışan ve bu günlerde bir partiye endeksli giden bir adamın (Bakın adamın diyorum, gazetecinin demiyorum) şantaj ve rüşvet iddialarını bir iş insanı yüzüne karşı dile getirdiğinde sessizce dinledi ve hiçbir şey yapmadı.
Bu bizim ortada duyduklarımız. Bir de duymadıklarımızı hesaplayın siz.
Sayın Çınar, haddime değil ama siz iyi bir inşaatçı, matbaacı veya iş insanı olabilirsiniz ama iyi bir gazete sahibi olamadınız.
Yerel gazete sahipleri, yetkilileri arkadaşlar yaptıklarınız sadece sizi bağlamıyor. Bakın bir kötünün 7 mahalleye zararı var dedikleri gibi, bundan sonra özellikle gazetecilik lisesi öğretmenleri sizlerin yanına stajyer gönderirken en az 5 defa düşünecekler.
Bu olay karşısındaki tavrınız sizin duruşunuzu belirleyecek. Öğretmenlerin, yüzlerce öğrencilerin ve iletişim fakültesindeki genç meslektaşlarımızın gözünde hepiniz potansiyel tacizci olarak görünecek, ya da bu olay karşısında tek vücut olarak duracaksınız.
Hepinizin kızı çoluğu, çocuğu var. Duruşunuzu buna göre belirleyeceksiniz.
NOT: Bu olay nedeniyle mensubu olduğum Antalya Gazeteciler Cemiyeti yönetiminden en azından olayı kınayan bir basın açıklaması bekliyorum.