SALDIM ENGİNİNE

Teslime Tosun

Hani bazen canınızın hiçbir şey yapmak istemediği günler vardır ya, işte ben bu gün, o günümü yaşıyorum. Zorla yataktan yorgun vücudumu kaldırdım. İsteksizce sokağa çıkartacağım az sonra.

Bu arada ne yazayım diye bakıyorum. Yedek yazdığım birkaç yazı var. Henüz zamanı değil, yani olgunlaşmadı. Daha başka gelişmelerle birlikte vermek lazım.

Nohut kadar beyni olanların, karşımda yüzüme bakarak beni istediği yola sokabildiğini zannedenleri dinlemekten sıkıldım. Her gün duyduğum zam haberlerinden sıkıldım.

Bu arada ekmek 2.5 lira olmuş. Buna çok şaşıran ve bana aktaran arkadaşa güldüm. “Onun maliyet girdisi var. Gübresi, tohumu, sulaması, işçilik, nakliye gibi. Zam yapılması normal ama, Muratpaşa Camisindeki tuvalet fiyatından haberin var mı senin? Demişim.

Belki sonbaharın getirdiği bir yorgunluk ve yılgınlık var üzerimde bilemiyorum. Eskiden zevk alarak yaptığım şeyleri düşündüm. Bu günlerde onlarında bana huzur vermediğini fark ettim. Mesela önümde okunması gereken belki 10 kitap var. Kitap fuarından aldığım onca değerli kitaplar var. Ve ben geldikleri günden bu yana sadece Amin Maalouf’un son çıkan kitabını 10 sayfa kadar okuyabilmişim. Şimdiye kadar o kitabın üzerine iki kitap daha okumuş olmam gerekiyordu.

Uzun yolculukları severdim. Yeni yerler görmek beni çok mutlu ederdi. Şimdi yolculuğa çıkma düşüncesi bile gözümde büyüyor.

Antalya’daki kimseye faydası olmayan kısır-döngü siyasi çekişmelerden sıkıldım. Bir kesim alabildiğine hoyratça elindeki yetkiyi, siyaseti, nüfuzu kullanıyor. Bir kesim ise (Ah bir fırsat olsa da ben de kullanabilsem) diyerek ellerini oğuşturarak, sırasının gelmesini beklemesini izlemek beni sıkıyor artık.

O onun adamı; bu şuna destek veriyor, şu ise önündeki adamı geri itiyor. Yani sizin anlayacağınız kim kimin adamı, kim kiminle yol yürüyor, kim fırsatçılık yapıyor, kim kenarda bekliyor diye izlemekten sıkıldım.

Kavga etmekten, mücadele vermekten sıkıldım. Şahsıma hiç bir kötülüğünü görmediğim insanla, vatandaşın, halkın hakkını savunacağım diye karşı karşıya gelmekten, atışmaktan sıkıldım. 

Velhasıl, alıp başımı gitme duygusu beni çok fazla yoklamaya başladı ama işte o yola çıkma hamlesi bile gözümde büyüyor.

Görünmeyen zincirle bağlanmışız birbirimize ve bu kente.

Sıkılsak da, üzülsek de, istemesek de hep beraber yaşamak zorundayız.

O nedenle, fazla kasmayın sizde benim gibi. “Deveyi çektin gelmiyor, ittin gitmiyor. Sal enginine” derdi annem.

Bu gün saldım enginine