SEÇİM DEĞERLENDİRMESİ: 1

Teslime Tosun

İyi bir hafta geçirmenizi diliyorum. 

Partiler milletvekili listelerini açıkladılar. 

Bence her partiyi ve adayları ayrı ayrı değerlendirmek daha doğru bir şey olacağını düşündüm. Bu nedenle bu gün Ak Partiyle başlamak istedim. 

Görüşlerimde yanılıyor olabilirim. Yanlış değerlendiriyor olabilirim. Bu nedenle eleştirilerinizi bana, memnuniyetinizi yorumlara bırakmanızı rica ediyorum. 

Sonda yazacağımı önce söyleyeyim.

Milletvekilliği seçimlerinde Ak Parti'nin en büyük ve en önemli şansı CHP'nin Antalya'da çok ama çok çok kötü bir liste ile karşılarına çıkması oldu.

Antalya'lı Ak Partililer göbek atıyor, "Bundan iyisi, Şam'da kayısı" diye.

Ama gelelim, Ak Partinin kendi listesine

Öncelikle Ak Parti'de milletvekilliği adaylığını açıklayan Menderes Türel'in listede yer bulamayışının ana nedeni Çavuşoğlu ve ekibinin müdahalesi olarak değerlendiriyorum. 

Benim tanıdığım Menderes Türel, asla Cumhurbaşkanının bilgisi olmadan adaylığını açıklamazdı. Kendisine "Aday ol" denildiği için adaylığını koymuştur. Yoksa ona "Parti için çalışmalarına devam et" denilmiş olsaydı, Türel yerinden oynamaz, açıklama yapmaz ve sessizce yine il il dolaşarak parti programlarına devam eder, işine gücüne bakardı. 

Bu arada Ankara'da konuşulan  Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bakanlarını çeşitli illere, özellikle deprem bölgesi olan illere serpiştirirken, onları sürükleyici, vagonları çeken lokomotif gibi kullanmayı amaçlıyordu. Sayın Çavuşoğlu'nun da, ya Gaziantep ya da Şanlıurfa'dan milletvekili adayı olarak gösterileceği şeklindeydi.

Ankara'da konuşuluyordu ama sizlerde zaten biliyordunuz.   

İşte bu aşamada Sayın Çavuşoğlu'nun devreye girdiği konuşuldu. 

Sayın Çavuşoğlu tüm ağırlığını koyarak memleketi Antalya'yı tercih etti ve bunu da Sayın Cumhurbaşkanına kabul ettirdiği tahmin ediliyor. Bir ilde de iki lokomotif olmayacağına göre, iki lokomotiften birisi tercih edildi.

Gerekçe bu kadar basit. 

Ama keşke Sayın Çavuşoğlu bu tavrını en başta gösterip, Antalya'dan vekil olmak istediğini daha önce bildirmiş olsaydı. Böylece Türel'de ortaya aday adayı olarak çıkmaz, adı da "listeye konulmadı, Cumhurbaşkanı istemiyor" şeklinde algılanmaz, refüze edilmezdi.

Ama elbette amaç, istenilen de tam da bu değilse tabi! 

Biz olayı böyle okuyoruz, bu şekilde değerlendiriyoruz ama Cumhurbaşkanın yarın ne yapacağı belli olmaz.  Bir bakarsınız "Reis istemiyor" denilen adam, hooop Cumhurbaşkanlığının en yakın koltuğunda oturuyor olabilir. 

Sayın Çavuşoğlu uzun yıllardan bu yana Türkiye'nin dış politikasının direksiyonunda oturuyor. O Dış İşleri Bakanlığı yaptığı dönemde büyük bir kriz yaşamadık. Ortaya düşen, bizlerin bildiği krizleri de çeşitli yöntemlerle bertaraf etmeyi başardı. 

Hele benim için İsveç Dış İşleri bakanı Ann Linde'ye verdiği tarihi ayar bir efsanedir. 

Bazı şeyler de sadece ülkeler arası diplomasi ile yapılamayan, resmiyette olmayan, olması muhtemel olmayan şeylerdi. Biliyoruz ki; o anlarda uzun yıllar Dış İşleri Bakanlığı yapmanın getirdiği avantajla, diğer ülke Dış İşleri bakanları, başbakanları, Cumhurbaşkanları ile kurduğu dostlukla, arkadaşlıkla, ikili ilişkiler ile çözülebilecek şeylerdi ve sayın Çavuşoğlu işte bunları kullanmasını çok iyi bildi.

Düşünsenize örneğin İngiltere'de bakanlıkta müsteşarken tanıştığı kişi , bir dönem sonra başbakanlık koltuğunda oturuyor.  Ve Çavuşoğlu hale Dış İşleri Bakanı ve ikili ilişkileri çok eskiye dayanıyor. 

Sonuçta Antalya listesinde Çavuşoğlu'nun imzasının olması gayet doğaldır. 


Batı ilçelerini temsilen aday gösterilen Atay Uslu'yu istemeyen özellikle Finike, Kumluca, Demre, Kemer, Kaş gibi ilçe teşkilatlarında adeta öfke patlaması yaşandı. 

Doğu ilçelerini temsilen, Yörük oylarına talip olan Kemal Çelik için sevinenler, itiraz etmeyenler çoğunlukta. Merkezde ve ezici çoğunlukta olan Yörük oylarını çok iyi konsolide edecektir.

Döşemealtı, Aksu, Serik, Manavgat, Gündoğmuş, İbradı gibi ilçelerdeki ve merkezdeki, başka illerden gelen seçmen olan tüm yörükler kendilerini temsil anlamında Kemal Çelik'in çevresinde kenetleniyorlar.

Şimdiden bu söylemleri fazlasıyla duyuyorum. 

Mustafa Köse'yi sizlere anlatmaya gerek bile duymuyorum. 

Ak Parti listelerindeki lokomotif her ne kadar Mevlüt Çavuşoğlu olarak görünse de, dijital beyni Mustafa Köse'dir. Köse'nin il başkanlığı döneminden itibaren mütevaziliği, iş bitiriciliği, her ne kadar partideki görevi nedeniyle il il dolaşsa da Antalya'ya zaman ayırabilen, zaman bulabildiği anda Antalya'ya dönüp, cenazesi olana taziyeye, düğünü olana katılmaktan, toplantılarla, seçmenle, partililer ile hiç bağını koparmadan devam etti. 

Tuba Vural Çokal'ın Ak Partiye bu kadar hızla adapte olmasına çok şaşırdım. İyi Partiden sıyrılıp çıktıktan sonra kendisini ve potansiyelini gösterebildi. Bir ara onu Ankara'ya gidip, gelirken yolda meyve alıp, satıcıyla fotoğraf çektirmesini filan ti'ye almıştım. 

Özellikle Manavgat'lı CHP'lilerin bile "Tuba bizim kızımız. Manavgat'lılar onun sayesinde bazı şeyleri gördü. Çok yardımseverdir" sözlerini de unutmadan bir kenara yazalım. 

Ak Parti'de en büyük ve en fazla tepki 6. sıraya konulan eski İl Başkanı İbrahim Ethem Taş ismine geldi. 

Ak Parti teşkilatı, bizim insanımız şöyle yürüyünce heybetine, oturduğu koltuğa dar gelen, masaya yumruğunu vuran güçlü karakterli insanlardan hoşlanıyor. 

Özellikle babası rahmetli Hamza Taş bu profile çok iyi uyuyordu. 

Ama İbrahim Ethem Taş, kişilik olarak naif ve nezaketli birisidir. Kimseye kötü söz söylemeden genel olarak uzlaşıcı bir siyaseti tercih eden karaktere sahipti. Bu aşamada Reis gibi güçlü karakterlere alışkın Ak Partilere pek uymadığı, aradaki doku farkı nedeniyle pek de haz edilmedi. 

"İş bitirmiyor, telefonlara dönmüyor" diye bir imaj sırtına yapıştı kaldı. (Ki bu söylemde haksız değillerdi)

Bu nedenle özellikle tabandan gelen büyük itirazlar, genel merkeze kadar uzanan bir süreç oldu. 


Ama daha önce söylediğim gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "O bizim erenlerimizden" dediği bir isimdi ve 6. sırada kendisine yer buldu. 

Kuddusi Müftüoğlu için şimdi yorum yapmayacağım. Kendisini tanımıyorum.

Antalya'nın en sevilen simalarından olan, sofrası herkese açık olan İzzettin Sultanyar'ın listede olmasına sevindim. 

Şahsi söylüyorum, Sultanyar'ın listedeki yerini beğenmedim. Daha fazla oy getirebilecek, doğu ve  güneydoğu  oylarını konsolide edebilecek bir potansiyele sahip Saltanyar'ın daha üst sıralarda olmasını gönülden isterdim. 

Hayata tırnaklarıyla tutunan Ak Partiye gönül vermiş birisi. 

Ve ortalama tüm seçmene hitap edebilecek, şahsi oyları olduğuna inandığım bir isimdir. 

Listedeki yerini beğenmedim. 

Ortadan konuşmak gerekirse, Ak Parti'nin Antalya'daki oyları bir süredir düşüşteydi. Ancak bu gün itibarı ile ibre değişiyor. 

Yazının başında da söyledim.

En büyük şansları ise ezeli rakip CHP'nin çok ama çok çok kötü bir liste ile karşılarına çıkmasıdır.

Bence CHP'nin bu listesini gören ve özellikle kararsız kalan ve CHP'ye karşı bir sempati ile bakanlar "Ayy aman aman, bunlar ne böyle" deyip, tekrar Ak Parti diyeceklerdir.  

Ak Parti'li tüm adaylara çıkmış oldukları yolda başarılar diliyorum. 

NOT: Bu gün MHP'nin aday tanıtım toplantısı var. Yarın MHP'yi değerlendireceğiz