SÜRGÜN GERİ GELİYOR

Teslime Tosun

Son günlerde artan asayiş olayları, ceza-infaz kanunundaki yasalar çerçevesinde tutuksuz yargılamalar nedeniyle işlenen suçların cezasız kaldığı şeklindeki toplumda oluşan algıyı ortadan kaldırmak için Adalet Bakanlığı bir çalışma başlatmıştı.

Bunu da zaten Adalet Bakanımız Yılmaz Tunç, yaklaşık bir ay kadar önce "2 yılın altında ceza alanlar da cezaevine girecek." dedi. Kamuoyundaki iyi hal indiriminin de rahatsızlık yarattığını dile getiren Tunç, "İyi hal ve denetimli serbestliği yeniden değerlendiriyoruz. İyi hal indirimi her suçta olmayacak." İfadelerini kullanarak açıklamıştı.

Hemen ardından başlatılan çalışmalarda sona doğru yaklaşılmaya başlandı. Cumhuriyet Baş savcıları, hukukçular, STK temsilcileri gibi bir çok kesimle yapılan toplantılar yapıldı.

Geçtiğimiz günlerde Ankara’da iken edinebildiğim bilgiler arasında bana en ilginç gelen önerilerden birisinin “SÜRGÜN” cezasının gündeme alındığı olmuştu.

Ben öğrendiğimde henüz konuşulan konular arasında yer alıyordu ama aradan geçen epey zaman içinde ete kemiğe bürünmüş olarak hazırlanmaya başlamış.

Öneri eğer yasalaşırsa veya toplumda huzursuzluk çıkartanlar için sürgün yasası devreye sokulacak.

Açık kanallardan edinebildiğim bilgilere göre mesela toplumsal huzuru bozanlar, trafikte drift atarken, makas atarken yakalananlar, örneğin sürekli kavgaya karışanlar, toplumsal ilkinde uyarı, ikincisinde veya 3.’sünde mahkeme kararı ile sürgün olarak başka bir şehire gönderilecek.

“Evim burada, işim burada, çoluğum çocuğum var. Nafakalarını ben kazanıyorum. Babam hasta, annem bana muhtaç veya kendim hastaneye yatacağım. Ben oralarda ne yer, ne içerim” falan-filan hiçbir gerekçe kabul edilmeden sürgün edilebilecek.

Örneğin Antalya’da devlet memuru birisi, iki defa alkollü olarak çevreyi rahatsız ettiği gerekçesiyle sürgün cezasına çarptırıldı. Memur olduğuna bakılmaksızın mesela Iğdır’a gönderilecek.

Aynı şekilde Iğdır’daki toplum huzurunu bozan kişi de örneğin Adıyaman’a gönderilebilecek. Ne bileyim İzmir’deki toplum huzurunu bozan, Şanlıurga’ya, Şanlıurfa’daki Manisa gibi illere mahkeme kararı ile gönderilebilecek.

Bunun takibi için ya ayakta kelepçe, ya da sabah-akşam bulunduğu ildeki karakola imza vermekle olabilecek.

Hadi bakalım inşallah!

Eğer böyle bir yasa hazırlanır ve kabul edilirse seyreyleyin gümbürtüyü.

Unutmadan “Etki ajanlığı” konusunda yasa kapsamının genişletilmesi gündemde.

Türk Ceza Kanununda yer alan ‘Casusluk’ suçunun kapsamının genişleten ve kamuoyunda ‘etki ajanlığı’ olarak bilinen23 maddeden oluşan düzenlemede “Devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” yeni bir suç tanımı ekleyen 16. Maddesine muhalefetten ‘Muğlak ifadeler içeriyor. Bu yasayla cadı avı başlanabilir’ diye yoğun tepki gösterirken, iktidar partisi ise özellikle sosyal medya, dijital platformlar, yurt dışından fon alan haber sitelerini işaret ederek yeni tip casuslukla mücadele için gerekli olduğunu savunuyor.

NOT 1: Dün kaleme aldığım CHP içindeki seçkin seçilmişlerin torpilli yakınları nedeniyle Konyaaltı Belediye Başkanı Cem Kotan’a klavye sosyalistleri de katılmış. Kendi sosyal medyasından Kotan’a hitaben yazıyor “Sana emeği, sana emekçiyi, sana adaleti öğreteceğiz” diye.

Mehmet Altındağ, sırf Cem Kotan’a kininden dolayı CHP’den istifa edip, TİP’e katılıp Konyaaltı’da CHP’ye karşı seçim çalışmalarına yapmış bir arkadaş değil mi?

Yıllardır Muratpaşa Belediyesinden iş kovalayan, Ümit Uysal’ın verdiği tadilat tamirat işlerinden nemalanan bu nedenle keskin bir Uysal’cı olan Mehmet Altındağ kardeşim sen junior mütahit, orta boy esnafsın.

Sevgili kardeşim boş ver bu işleri, sen değirmenine dökülen suyuna bak. En iyi sosyalistlik bence budur.

NOT 2: Dün yazdığım Konyaaltı Belediyesi ile ilgili yazı nedeniyle CHP cenahının bir kısmında ‘Helal olsun, tebrikler’ derken bir kısmı ise işçi düşmanı olarak beni yerdiler, eleştirdiler.

Devamında gazeteci meslektaşlarımla geçtiğimiz günlerde önceki dönem ABB Başkanı Menderes Türel ile çektirdiğimiz fotoğraf sosyal medyada yürürlüğe sokularak aşağılanmaya çalışıldım.

Eyvallah!

Hatırlatırım, Menderes Türel, babadan gazetecidir ve bizim meslek büyüğümüzdür.

Bu gün sıkı solcu geçinen gazetecilerin bir kısmı, sosyalistlik, hak, hukuk diye mavra çevirenler, attımı mangalda kül bırakmayan bir çok meslektaşlarımın çoğu rahmetli Suphi Türel ve Menderes Türel’in yanında çalışmışlar, emeklerini ortaya koyup, ekmeklerini kazanmışlardır.

İleri ve Yeni İleri gazeteleri Antalya basını için bir okuldu. Bu okulda bu gün ismini yakınen bildiğiniz en solcu gazeteciler çalışmıştı.

Menderes Türel sadece benim değil; Antalya basınının meslek büyüğüdür ve gazetecilikte ismi hiçbir şaibeye karışmamış, onur duyduğumuz bir ağabeyimizdir.

Ak Parti ortada yokken, henüz kurulmamışken Menderes Türel bizim ağabeyimizdi.

Ak Partiye mensup olduğu için meslek büyüğümüze saygısızlık yapmamızı kimse bizden bekleyemez.

Aksine onur duyarak her daim yanında olacağımı da tekrar tekrar beyan ederim.

Bu da böyle biline!