İyi bir hafta geçirmenizi dileyerek bu haftanın ilk yazısına başlayalım.
Büyük Yörük-Türkmen buluşması günü nedeniyle hafta sonu Konya-Akşehir’deydik.
Daimi okuyucularım bilir, Has Yörükler Derneğinde bir görevim var. Bizim dernek başkanımız Mustafa Ateş, ailesiyle birlikte umreye gitti. ‘Allah kabul etsin’ Başkan yardımcımız ve derneğimizin simgesi Mustafa Say, traktörü tamir etmek isterken, yüzüne demir geldi.
Temsil görevi bana kaldı.
Yelpir yelpir gittik Akşehir’e
Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu Tunceli havalisinden bilirdim. Meğer ataları-dedeleri Horasan’dan gelip, Konya’da Mevlana’nın öğrencisi olmuş, Nasrettin Hoca ile çağdaş, Allah dostu diye tabir edilen erenlerden birisi olarak türbesi varmış.
Biz DHA Konya temsilcisi İsmail Akkaya ve Akşehir Temsilcisi Atilla Memiş kardeşlerimizle biz hasret giderirken, Kılıçadaroğlu gelmiş, türbeye girmiş haberimiz yok.
Doğa, kültürel, özellikle Yörük kültürü ile araştırmaları ile bilinen ama aynı zamanda yolsuzluk araştırma yazılarından tanıdığım ve büyük bir dikkatle haberlerini takip ettiğim Yusuf Yavuz ile karşılaştık ve onunla sohbet ederken çıkışını da kaçırmış olduk.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katılacağı buluşmanın yapılacağı spor salonunun önü ana-baba günü gibiydi. İğne atsan yere düşmeyecek o denli kalabalık.
Antalya Büyükşehir Belediyesinin çadırlarını gördüm.
ABB Başkanı Muhittin Böcek’in ekibini oluşturan adamları, gece boyunca devam eden fırtınaya rağmen müthiş bir iş çıkarmışlar. Spor salonuna kurulan sahne sistemini hazırlamışlar. Her tarafa Atatürk ve Türk Bayrağı asmışlar. Onur konuğu olarak davet edilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun iki büyük afişinin haricinde CHP bayrakları filan asılmamış.
Bu çok iyi olmuş çünkü Yörükler kimsenin arka bahçesi olamaz, olmamalı!
Salonun olduğu alana girince bir yanda Antalya Büyükşehir Belediyesinin içi aşevi olarak tasarlanmış tır dorseninin arkasında kuyrukta olan Türkiye’nin dört bir yanından gelen Yörük ve Türkmenlere kavurma-pilav ve ayran dağıtıyorlardı. Bir yanda seyyar gölgelikler hazırlanmış, seyyar masalar kurulmuş. Buralarda çay ve su servisleri yapılıyordu.
Arka bölümde, salonun tuvaleti olmasına rağmen bunca insana yetmez diyerek seyyar tuvaletler kurulmuş.
Bir organizasyonda olması gereken her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüp, gerçekleştirmişler.
Ekip işi biliyor. . . . .
Emeklerinize sağlık. . .
Bendeniz, ne yapacağını bilemez halde ortalıkta dolaşıyorum. Kimisi yağlıklarını atmış omuzuna, kimisi allı-pullu kıyafetler giyip, körüklü çizmeleri çekmişler. Yörük kültüründe ilk defa ilginç bir şey gördüm. Bir kadın bordo renkli kadife üzerine pullu, altın rengi iplerle işlemeli bir pelerin ile bilmem nerenin Yörük hatunuyum diye ortalıkta salınıyordu.
Pelerini çok beğendim.
Hollywood’un sanal kahramanları olan marvel yapımlarının en babası Süpermen gibiydi.
Bende kendime böyle bir pelerin yaptırmak istiyorum. (Ama önce Subaşı cadddesinde toptan kumaş satan dükkana uğrayıp, kadife fiyatlarını öğrenmem gerekiyor)
Antalya Büyükşehir Belediyesinin çadırının etrafında dayılarla, teyzelerle sohbetteyim.
Manisa’lı dayılar aynı bizim köydeki mukallit dayılar gibi çok eğlenceliydi.
Ben diyorum “Gidip Konyaaltı’na, Lara’ya, Kemer’e, Kaş’a konup, yerleşmemişler, gelmişler Döşemealtı’na yerleşmişler” diye atalarıma sitem ediyorum.
Dayılar, şöyle bir Kaş’ı Kemer’i gözlerinin önüne getirip, onlar da benimle birlikte söyleniyorlar atalarıma.
Neyse Kılıçdaroğlu geldi o sırada. Yanına yanaşmak ne mümkün!
Bende bir çay aldım, oturdum ABB çadırına. “Burdan kimse bana kalk” demez diye yayıldım iyice.
Kılıçadaroğlu ABB’nin küçük çadırına girdi, bir ayran içip halk oyunlarını seyredip, salona geçti.
‘Tamam’ dedim. Benim Has Yörükleri temsil sıram geldi diye, omuzları dikleştirip, “Hele bakın kim geldi?” moduyla kurum kurum kurularak salona girme teşebbüsünde bulundum.
Sadece 5-6 basamaklı merdiveni çıkıp, ilk kapıyı geçebildim.
Oradan içeri girmenin mümkün olmadığı anladım. Diğer kapıyı denedim olmadı.
Tüm içeri girme teşebbüslerim geri püskürtüldü.
Ben dışarda, Kılıçdaroğlu içerde, bir mucize bekliyorum “Has Yörükleri temsil eden Teslime hanımı çağırın yanıma” diyecek diye bekledim.
O da olmadı.
Maalesef Has Yörükleri temsil edemeden, etmeyi bırak içeri bile giremeden geri döndüm.
NOT: Bıkmadın mı kardeşim?
İnternet haber sitemin şifresini ele geçirip, patlatmaya çalışan sevgili hacker kardeşim, aylardır bıkmadın mı?
Yoksa bilgisayarına komut yazıp, otomatik olarak şifreyi ele geçirme denemeleri mi yapıyorsun?
Her açtığımda şu alttaki bildirimleri görüyorum ya, vallahi ben bıktım, sen bıkmadın!