Konya Emniyet Müdürlüğü dün çok ilginç bir operasyona imza atmış.
Sahte gazetecilere operasyon düzenleyen Konya Emniyet Müdürlüğü, aracına sarı renkli sahte basın kartı takıp, ceplerinde de de sahte sarı renkli basın kartı bulunan iki kişiyi gözaltına almışlar.
Sarı renkli diyorum. Zira Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim başkanlığı tarafından onaylanan bizim basın kartlarımız artık turkuaz renkli ve artık FBI ajanları gibi deri cüzdana konuldu. Araç tanıtım kartlarımız da turkuaz renge dönüştü.
Konya’daki çakma gazeteci haberini de sevgili meslektaşımız Kemal Soylu okuyucularına duyurmuş.
Kemal Soylu, 40 yıllık bir basın emekçisidir. Basının her türlü kahrını çekmiş olan Soylu, Konya Emniyet Müdürü Engin Dinç’i arayarak teşekkür etmiş.
Emniyet Müdürü Dinç, yaptığı açıklamada “Polis, maliye ve jandarma gibi devletimizin önemli birimleri adına gazete, dergi çıkarıp piyasada gazeteci olarak dolaşanların da önüne geçeceklerini söylemiş.
Ben de Konya Emniyet Müdürü Sayın Engin Dinç beyi kutluyorum.
Darısı Antalya’mızın başına.
Konya’da yakalananlar jandarma; polis veya maliye adına gazete-dergi çıkartılıyorlarmış. İnsanların en çekindikleri üç kurum budur. Bu kurumlar adına gazete dergi basıp, vatandaşın üzerinde tahakküm kurmaya çalışan dolandırıcılardır bunlar. Hadi bunlar yine emek sarf edip, gazete çıkartıyorlar.
Gelsinler bir de Antalya’ya. Oohooo bizdekiler neler yapıyor bir bilseler!
Kimi çakma TV stüdyo kuruyor, kimi facebook’da yazdığı yazıyla atar yapar, Antalya’yı dizayn etmeye kalkar.
Basın kartı almanın şartları, yükümlülükleri var ve bizim dönemimizde öyle zordu ki o basın kartına ulaşabilmek çok büyük bir hayaldi.
Her neyse, ben ilk basın kartını aldığım zaman gözlerime inanamamış, sanki “Bir yanlışlık oldu” deyip geri isteyecekler diye basın kartımla fotoğraf bile çektirmiştim.
Gençlik işte!
Daha önce de yazdım. Biz makine mühendisiyiz, avukat, savcı, polis veya doktorum diyemeyiz.
Tutarlar kulağımızdan, sahte avukat, sahte polis, sahte doktor diye bizi cezaevine atabilirler. Ama bu mesleklerin hepsi veya hiçbir mesleği olmayan, bakkal, çakkal, taksici, tenekeci sıradan bir vatandaş bile bu gün çıkıp “Ben gazeteciyim” diyebilir.
Herkes onlara itibar edebilir, onlarda etki ve çapları kadarıyla insanları etkileyebilirler.
Anladığım kadarıyla demeyeyim, İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun bu tür insanlara müsamaha gösterilmemesi, araçlarında sahte basın tanıtım kartları olanları, ceplerinde sahte tanıtım kartları taşıyanlarla ilgili yoğun şikayetler üzerine çalışma yapmalarına dair il emniyet müdürlüklerine bir uyarı yaptı diye biliyorum.
Antalya Emniyet Müdürümüz yeni tayin geldi kentimize. Henüz Lara ile Konyaaltı arasındaki farkı anca öğrenmiştir. Kendisinin kente alışıncaya kadar bir süre verelim.
Sonra saygıdeğer müdürümüze soralım, Antalya’da da neler yapıyorsunuz? Diye.
NOT: Mimarlar Odası Başkanı Hasan Çerçiler’le ilgili olarak Dursun Gündoğdu 26 Ekim 2022 ve 22 Kasım 2022 tarihinde kendi köşesinde çok güzel haberlere imza attı. Gazeteciliğini konuşturdu. Ama içimden dedim, “Dursun abi yine kokuyu aldı” diye.
Dün bir baktım Hasan Çerçiler Mimarlar Odası adına Dursun Gündoğdu’nun internet haber sitesine yeni yıl ilanı vermiş.
Hasan Çerçiler’e uyarım var.
Mimarlar Odası Başkanı olarak sadece aleyhine haber yazan gazetecinin internet haber sitesine ilan verirsen, bu ayırımcılığı yaparsan diğer gazetecilere ‘Benim de aleyhime haber yapın, size de ilan vereyim” anlamına gelir.
Ki sayın Çerçiler en azından ben mesajınızı çok iyi aldım. Önümüzdeki günlerde ilanlarınızı beklerim.
İkincisi Mimarlar Odası senin babanın çiftliği değil! Kasasından sadece bir haber sitesine ilan parası gönderemezsin. (Ben kendi cebimden ödeyeceğim ilan parasını) dersen eğer o zaman Mimarlar Odasının kurumsal kimliği kullanman yanlış. Vereceksen ilanını mimar Hasan Çerçiler olarak vermen gerekirdi.
Ve en önemli uyarım. Sen Dursun Abinin tezgahına düştün, çıkışın yok!
(Bu arada yanlış anlaşılmasın Dursun Gündoğdu, yazdığı hiç bir haberi kaldırmadı. Aynen duruyor. Kimse ilanı kaptı, haberi kaldırdı diyemez)