Siyaset yazmaya başladığım günden itibaren “Zamanı beklemek” gibi bir kavramı öğrendim.
Ben bunu polis adliye günlerimde, birisiyle ilgili haber yapacağım zaman, savcı soruşturmasını sürdürürken “İddianameyi beklemek” olarak yapardım.
İddianame bir sanıkla ilgili tüm soruşturmanın tamamlanıp, tüm suçlamaların ortaya dökülüp, şu kadar hapis cezası istenmesi anlamına geliyordu.
Dava görülmesi gibi siyasette de yargılamalar başlayacak, nitekim başladı bile!
Sadece tek parti olarak düşünmeyin bunu tüm siyasi parti mensuplarının, kendi partilileri hakkında torbasında biriktirdiği ne varsa ortaya dökülecek, dökecekleri bir sürece giriyoruz. Ak Parti, CHP, HDP, İYİ Parti fark etmiyor.
Merak etmeyin hepsi kendi aralarında aynı büyük yargılamalara başladı bile.
Stabil giden siyasi bir süreçten sonra seçim süreci yaklaşmaya başladığı günden itibaren 5 yıldır-6 yıldır akıllara bile gelmeyen ne varsa ortaya dökülmeye başladı.
Misal İYİ Parti’deki kurucu üyelerinin Doğru Yol partisinden transfer ekip tarafından evraklarının işleme konulmaması gibi.
Ya hu; bu olayı bu gün mü öğrendiniz?
Bu konuyu ben yıllar öncesinden biliyorum. O dönem 40-50 kadar kurucu üyenin kaydı yapılmadığı ortaya çıkmıştı. Tolga Motorcu, Nizamettin Sağır, İlhami Okudan bile üye yapılmayanların arasında isimleri vardı. Bu adamlar 3 ay sonra-5 ay sonra gidip partiye yeniden üyeliklerini aktif hale getirdiler.
Elbette arada çatlak oluşmasın diye susan İYİ Partililerdi. Bu gün ne oldu da sanki dün öğrenmiş gibi feveran ediyorsunuz?
Peki Vahdet Afşin Karacan bu 5 yıl boyunca partiyle bir iletişimi oldu mu?
Parti üyeliğini aktif hale getirmeyi il başkan adaylığı ufukta görününce yapmayı akıl etmiş.
Vahdet Afşin Karacan’a olmayan mağduriyeti yaratıp, Doğru Yol ekibini suçlayıp, “DYP’liler Ülkücülere kumpas kurdular” diyecek, hoop il başkanlığı koltuğuna paraşütle oturtacaksınız. Doğru Yol cenahını da İyi Parti’den köklerini kazıyacaksınız öyle mi?
Bunun müsebbibi olarak günahlarım kadar sevmediğim Mustafa Gönenç’i suçlu ilan etme fikrinize ayrıca bayıldım.
Meral Akşener’in danışmanı Ömer Karakaş geçtiğimiz günlerde Antalya’ya geldi mi? Geldi.
Tüm il başkan adayları ile Su Otelde görüştü mü? Görüştü!
Ben il başkan aday adaylarının yalancısıyım. Danışman Ömer Karakaş, “Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener Vahdet Afşin Karacan’ı istiyor. Siz adaylıktan çekilin” dedi mi? Dedi.
Sonra il başkan adayları bir öğreniyorlar ki, Bursa’lı ama kendisini Ankara’lı olarak tanıtan ve yaklaşık 18 yıl önce Antalya’ya gelip yerleşen Vahdet Afşin Karacan ile Ömer Karakaş’ın 20 yıla yakın dostlukları, Ankara'da aynı ülkücü camiada olduklarını öğreniyorlar. Karakaş’ın “Sayın genel başkan Karacan’ı istiyor” diyerek tüm il başkan adaylarının adaylıklarını iptal ettirip, Meral Akşener’e de gidip, “Sayın Genel başkanım Antalya’daki tüm il başkan adayları Vahdet Afşin Karacan lehine adaylıktan geri çekildiler” diyeceğini ilk okul çocukları bile tahmin edebilirdi.
Tepki gelince Vahdet Afşin Karacan’a DYP kökenlilerin kumpas kurduğu ve ülkücüleri tek kanat altında toplama işlemini anlamayacak var mı aranızda?
Vahdet Afşin Karacan’ı tanımam ve şahsi bir münasebetim, selamlaşmam bile yok. O nedenle düşmanlığım da yok.
Ama her tarafı ucuz ve vıcık vıcık hale gelmiş en eski bu numarayı da görünce bana öğğğk geliyor.
İYİ Parti'lilerin kimi il başkanı seçecekleri vatandaş olarak beni zerre ilgilendirmiyor.
Ama vallahi kaliteli siyasi mühendisliğe kurban olayım. Böyle ucuz siyasi mühendislik olayları karşısında da kendimi tutamıyorum.
Anlaşılan o ki, MHP ve ülkücü camia İYİ Parti içinde Doğru Yol Partisinden gelenlere karşı intikam almaya, cezalandırmaya çalışıyor. O gün sustular, zamanı beklediler ve bu gün iddianame ortaya atıyorlar.
Süreç İYİ Parti çatısı altında buluşan DYP Kökenlilere partiden yol görünme sürecidir.
Tahminime göre eski DYP’liler, Demokrat Partiye doğru yavaş yavaş yol alacaklar.
NOT: Bu gün Lider Gazetesi ve İbrahim Okumamış bu konuyla ilgili güzel bir haber yaptı ve manşetine taşıdı. Olayların perde arkasını öğrenmek için Sayın Okumamış’ın köşe yazısını da mutlaka okuyun.)