ÜLKE BATIYOR MU?

Bir kamu kurumunda çalışan Karadenizli, lakabı “Laz Uşağı” olan kardeşimizle konuşuyordum.

Karadenizlilerin ince zekası, olaylara bakışı, ani tepkisi, bazen son söyleyeceği sözü ilk önce söylemesi, genetik yapılarında vardır. Art niyetsiz, lafı “dan” diye söylerler.

Ben gerek eğitimlerimde, gerek sohbet ve konferanslarımda, gerekse yazılarımda Karadeniz fıkralarını hep anlatırım. Bu onlarla alay etmek veya istihza amaçlı değildir.

Bizim Laz Uşağı dedi ki: “Hocam, belediye seçiminde hükümetin ve ülkenin ekonomik yapısı gündeme geliyor. Biz balık akıllı değiliz. Geçmişi unutmadık. Lütfen halkımıza hatırlatır mısınız? Laz uşağı doğru söylüyor.

Bu konuya da bir Karadeniz fıkrasıyla geldik.

Temel’le Cemal oturmuşlar, hamsi yiyorlar. Ancak hamsi az. Temel Cemal’e diyor ki:

-“Ula uşağum, hamsinin kılçığı, kafası çok daha gıymetlidir. Adamı akıllı eder”.

Cemal hemen bütün kafaları ve kılçıkları tabağına alır, yer. Fakat tat alamaz. Temel’e döner:

-“Ula uşağum, sen hamsiyu yedun, kılçık ile kafaları bana bıraktun. Hani bunları yiyen akıllı olacak idu”.

Temel:

-“Cemal, gördun mu sen kılçık ile kafasını yedun, hemen akıllandun da. Tecrübeyle sabittur” der.

Şöyle geçmişimiz ile ilgili hafızamızı bir yoklayalım. Bugün ile kıyas edelim.

NEYİN SEÇİMİNİ YAPIYORUZ?

Evet. IMF memurları Ankara’yı komşu kapısı yapıp, bakan ve başbakanlarımıza talimat veremiyor. 50 Cent’e muhtaç değiliz. IMF’den gelecek paraya ihtiyacımız yok. Emekli, dul, yetim, gazi, engelli, memur, işçi maaşını herkes alıyor.

Eskiden bir emekli ikramiyesi ve maaşla yarım ev veya bir araba alınıyordu. Hemen hemen her evde bir araba var. Araba ve ev sahibi olmak kolaylaştı. Hem de arabalar yeni ve lüks oldu. Sokaklarda araba koyacak yer kalmadı.

Tatil ve eğlence yerleri, AVM’ler, restoranlar, kahvehaneler, berber ve kuaförler dolu.

Evlerimizi otel gibi kullanır olduk. Misafir kabul etmiyoruz. Yemeği dışarda yiyoruz.

Oteller ve sahillerde yazın yer yok.

ŞÜKÜR KAYBOLDU

Tüketim toplumu olduk. Üretimi hedefleyen insan sayısı az. İsraf had safhada. Çöpler ekmek ve yiyeceklerle dolu. Herkesin birkaç çeşit ayakkabısı, elbisesi var. Evlerimizde köşe kadısı olarak duran ev eşyalarının esiri olduk. Küçük bir çocuğun elinde bile son model pahalı telefonlar var. Bu misalleri daha da artırabiliriz.

“Ülke batıyor” diye felaket tellallığı yapanlar art niyetlidirler. Ülke Allah’a (c.c) şükür batmıyor. Ülkemizde, ekonomik bir harp ve Güneydoğu sınırımızda adı konulmamış bir savaş var. Elbette ülke güllük gülistanlık değildir. Ama hamdolsun batmıyoruz.

Biz ki iki cihan harbi görmüş bir milletiz. Bunu da Allah’ın (c.c) izniyle atlatacağız. Altından kalkacağız.

Kaybolan maddiyatımız değil, maneviyatımızdır. İman ve amel zafiyeti vardır. Allah’ın (c.c) haram kıldığı her şey meşru hale getirilmeye çalışılıyor. Batan ekonomi değil, kaybolan değerlerdir.

İktidarın yaptıklarını ve yapamadıklarını daha önce de yazmıştım. Herkes vicdan terazisine koyarak, değerlendirmeler yapabilir.

Ülke bizim. Başka Türkiye yok.

Kalın Sağlıcakla…

Manşetler

Bisikletiyle yaptığı mitinglerle tanınan bağımsız adayın ağır yaralandığı feci kaza kamerada
Yanan uçaktan tahliye anları film sahnelerini aratmadı
Antalya’da iniş sırasında motoru yanan yolcu uçağına rekor sürede müdahale
Burdur’da otomobilin arkadan çarptığı kamyonet devrildi: 1 yaralı
Antalya Havalimanı’na inişe geçen Rus yolcu uçağında yangın
Tipide yolda mahsur kalan iki aile kurtarıldı
Çöken çatının altında kalan şahıs kurtarıldı
Gelin ve damadın drift şovu pahalıya patladı
Kahramanmaraş’ta okulda duvarın çökmesi ile yaralananlar böyle kurtarıldı
Kahramanmaraş’ta fırtınada apartmanın çatısı uçtu