Ak Parti İl Başkan ve ATSO Başkan Yardımcısı Fatih Kabadayı'yı tanıyanlar yazının sonundaki notu mutlaka okuyup haber versinler diyerek yazıya başlayayım bu gün.
Dün sabah erken saatlerde Sayın Dış İşleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun konuk olacağı Antalya Ticaret Borsa’nın artık bir marka haline gelmeye başlayan “Kent Buluşmasına” katıldım.
Saat 9.30’da başlayacak olan toplantıya trafik yüzünden yaklaşık 15 dakika gecikmeyle Güllük Caddesi trafiğinde ilerlemeye çalışırken birden önümdeki konvoyu fark ettim. Yanarlı-çakarlı bir minibüs, iki araba ve iki motosikletli polis ile trafikte onlarda ilerlemeye çalışıyordu.
Kafamda şimşekler çaktı.
Her Türk’ün yapacağı uyanıklığı yapıp, tıpkı ambulansın arkasına takılan sürücüler gibi polis eskortunda giden üç araçlık resmi konvoyun arkasına takıldım. Hızla Cumhuriyet meydanına geldik. Ben arabadan indim, geç kaldım diye Borsa binasına doğru koşacağım ki, bir baktım Sayın Çavuşoğlu minibüsten iniyor.
Vallahi yerde 100 dolar bulmuş gibi sevindim ve Borsa Başkanı Ali Çandır ile meclis Başkanı Erdoğan Ekinci’ye çalım atarak Çavuşoğlu’nun yanına seyirttim. Selamlaştık ve birlikte kısa yolu yürüdük.
Daha doğrusu ben yürüdüm ama sayın bakanı gören vatandaşlar fotoğraf çektirmek için sürekli yolunu kesiyorlardı. Hele iki kadın geldi yanına, Çavuşoğlu’nu karşılarında gördükçe gözlerine inanamıyorlar, ağızları kulaklarında “Ayyy sayın bakanım n’olur fotoğraf çektirelim” diyor. Birisi heyecandan elindeki telefonu tutamıyor.
İnsanların sayın bakana sevgisi görmeniz gerekiyordu. O iki kadının gözlerinde gördüm ben o samimi sevgiyi. Sanki gurbette kalmışlar, memleketten gelmiş dayısını görmüş gibi seviniyorlar.
Onlar fotoğraf çektirirlerken, ben merdivenlere yöneldim. Borsa’nın merdivenleri dik, yukarı doğru tırmanmaya çalışırken birisi arkamdan geldi ve çantama ‘pat’ diye elini koydu. Bende de ani seslere karşı tik var, bir anda döndüm, “N’oluyo lan” diye bağırdım.
Meğer sayın bakanımız bana şaka yapıyormuş!
Ne zaman geldi de bana yetişti anlayamadım. Adam pire gibi hızlı hareket ediyor.
Elbette tik nedeniyle ağzımdan istemsiz çıkan sözler yüzünden çok utandım. Özür diledim kendisinden. Ama bakan bey, gülerek karşıladı bu halimi.
Meğer sayın bakan sabah erken saatlerde kalkıp, Toptancı Hal’de kahvaltı programına katılmış. İkinci kahvaltı organizasyonuna katılıyormuş.
Toplantı başladı ve herkes pür dikkat dinliyorlar. Bakan bey sakin ama gerçekten çok sakin tane tane konuşurken ben o sırada hafızamda İsveçli mevkidaşı Ann Linde ile bakanlıkta yaptığı görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında hiddetli bir şekilde “Batılı ülkeler olarak talimat vermeye alışmışsınız. Siz kim oluyorsunuz da bize talimat vermeye kalkıyorsunuz” sözleri ve tarihi ayar yaptığı konuşması geldi aklıma.
Toplantıdan sonra kendisini tebrik edeyim diye düşündüm.
Bu sırada soru cevap kısmına geçildi. Borsa üyeleri sorular sorup, bakan bey cevap vermeye başlayınca kendime çay molası verdim ve Borsa’nın muhteşem manzarasına doğru balkona çıktım.
Bakan beyin koruması geldi yanıma “Teslime tanıdın mı beni?” dedi. “Valla çıkaramadım kardeşim” dedim. ‘Dur’ deyip, cebinden cep telefonunu çıkardı ve eski bir fotoğrafını gösterdi. Anaaaa, bizim zeytinköylülerinin korkulu rüyası olan uzun sarı saçları nedeniyle lakabı sarı olan narkotikten bir polis memuru kardeşimiz.
“Yav ne oldu kardeşim sana böyle. Sarı saçlarını ne yaptın?” deyip, sohbet etmeye giriştik.
O ara toplantı bitmiş, Sayın bakan beyde yanımıza geldi. Şöyle Antalya manzarası ile fotoğraf çektirip ben Yörükler toplantısı için hızla merdivenlere doğru koşturdum. Merdivenlerden indiğim sırada Bakan beyin fotoğraflarını çeken kardeşim Cem Özdel ile konuşuyoruz. Cem’in saçlar bembeyaz olmuş.
“Oğlum biz seni Ankara’ya gönderdiğimizde saçların simsiyahtı. Korumanın saçlar gitmiş. Senin saçlar kar beyaz olmuş. Bakan beyin kendisi maşallah adamdan enerji fışkırıyor. Çavuşoğlu ne yapıyor size böyle” dedim.
Elbette benimki latife
Türkiye’yi dünya karşısında temsil etmek, dış politikayı düzenlemek kolay değil. Adriyatikten-Çin’e, Kars’tan Mars’a kadar her şeyle, her sorunla tek tek ilgilenmek o kadar kolay değil elbette.
Enerjisi tavan yapmış Çavuşoğlu’nun bu kadar yüksek çalışma temposuna ayak uydurmak, gece-gündüz, yemek saati, uyku, tuvalet, öz bakım gibi tüm ihtiyaçlar için bile kısıtlı zamanla yarışan bu ekibin adrenalini de çok yüksek.
Onları zaten ayakta tutanda işlerini en mükemmel yapma istekleri ve sonuç almanın getirdiği coşkunun yarattığı adrenalin oluyor.
Bu sırada Sayın Çavuşoğlu Teslime hanım, Teslime hanım diye seslenerek geldi.
Vallahi koruması Sarı ile Cem Özdel’in halini görünce, henüz gençliğim var deyip, tırsıp ağzımı açıp bir şey söylemedim.
Ardından bizim ofiste yapılacak yörükler toplantısı için hızla olay yerinden ayrıldım.
Elbette sayın Çavuşoğlu'nu Ann Linde'ye verdiği cevaptan ötürü ve aklımdaki bir kaç olay nedeniyle tebrik etmeyi unuttum. Bu benim için çok önemliydi. Ama ilk karşılaştığımız yerde kendisine Türkiye adına, Türkler adına sarılıp teşekkür edeceğim.
Yörük dernekleri bileşenleri olarak milletvekilliği listelerine itiraz edip, yörükleri görmezden gelen siyasetçilere, parti liderlerine kendimizce ayar vermek istedik. Basın toplantısı yapıp hepsine verdik-veriştirdik.
Konu hassas onu ayrı yazacağım.
NOT: Ak Parti İl Başkan Yardımcısı ve ATSO Başkan yardımcısı Fatih Kabadayı, bu gün konum sen olacaktın ablam ama Sayın Çavuşoğlu’nun programını yazmak zorundaydım, hakkını helal et. Serik mahkemeleri sana gerekli cevabı vermiş ama benim de senin hakkını sana teslim edeceğimden emin olabilirsin. Bu arada soy ismini değiştirmeyi düşünürsen eğer, var benim aklımda önerebileceğim birkaç soy isim. Yazarım sana.