VASİYETİMDİR

Teslime Tosun


KÖŞEBAŞI 

VASİYETİMDİR!

Bu gün köşemizin konuğu yine üyesi olmaktan onur duyduğum Gazeteciler Cemiyetinin Başkanı olan çok değerli meslek büyüğümüz Mevlüt yeni olacaktır. 

Yazıma öncelikle "ARTEMİS" başlıklı yazımızda saygıdeğer başkanımızın manipule yeteneğini uzun uzun bahsederek, kendisi hakkında yazılanlara yorum yapan meslektaşlarımızı  dahi kendisine muhalif gördüklerini  tek tek arayarak; kimisine PKK'lılar gibi FETÖ'cü gibi hain terör örgütleri, kimisine "Tabela cemiyeti" ismini taktığı rakip cemiyetin AGC'yi ele geçirmeye çalıştığını söyleyerek ikna etmeye çalışmasını anlatmıştım. Yazımın bir bölümünde ise her seçimde "Aday olmayacağım" diye üyelere söz verip, sonra seçim yaklaştığında yönetimindeki bazı arkadaşları önce gazeteciler arasında ismini dillendirmeye başladığına, "Başka aday mı var? Mevlüt Abi yeniden başkan olsun" diye konuşmasına  vurgu yaptığım Sibel Atasoy için "Paylaşımlarına bile beğeni atmıyor artık. Kendine yeni Sibel'ler mi buldun" diye yazmıştım. 

Sevgili Mevlüt Başkanım veya yönlendirdiği bazı arkadaşlar işte bu cümlemi anlam ve boyutunu değiştirip, manipule ederek "Bir kadını savunacağım derken, başka bir kadına saldırmış" diye kurduğu WhatShapp gruplarında kapalı paylaşımlar yapıyorlarmış!

O cümleyi oradan alıp, nasıl manipule ettiniz! Pes doğrusu. (Olayları cümleleri, kelimeleri manipule  etme yeteneğine bir kez daha şapka çıkartıyorum. Bu konuda kimse elinize su dökemez başkanım.) 

Bu yapılanın adı İstihbarat dilinde KARŞI ESPİYONAJ veya  KONTRA ESPİYONAJ" denir ve devamı  KARA PROPAGANDA olarak  gelir. 

Şimdi sırada KARA PPROPAGANDA var ve benim hakkımda ne gibi KARA PROPAGANDA yapacaklar onu bekliyorum. 

Devam edelim, 

ÖNCELİKLE SİBEL ATASOY'DAN "AMA"SIZ VE "YANİ" DEMEDEN, HİÇ BİR GEREKÇE GÖSTERMEDEN, GEREKSİZ YORUMLARA NEDEN OLDUĞUM İÇİN AÇIK VE ALENİ ŞEKİLDE ÖZÜR DİLERİM.

--------------------

Aynı şeyi şimdi Mevlüt Yeni başkanımın bile anlayabileceği şekilde olayı çok sade bir dil ile basit bir şekilde yeniden yazacağım. 

Bir STK başkanın yeniden aday olmak için uyguladığı yöntemlerden birisi,  önce bir kişi çıkar, üyeler arasında "Başkan yeniden aday olsun" diye konuşmaya başlar. Buna önce "Zemin yoklama" ardından "ismi insanların beynine yeniden kazımadır." Yani psikolojik olarak üyeleri kendi isminin yeniden adaylığa hazırlamadır. 

Başkan Mevlüt Yeni'de her seçimde aynı yöntemi uygulamıştır. Sibel Atasoy yerine ben olsaydım, bende kendi içinde bulunduğum yönetim kurulunun ve başkanın yeniden seçilmesi için aynı şeyi yapacaktım. Bu bir suç değil SEÇİM ÇALIŞMASIDIR. Ben senin yönetiminde olsam ve yönetimden ayrıldıktan sonra senin paylaşımlarına beğeni bile atmamış olsaydım, birileri de benim için "KENDİNE YENİ TESLİME'LER Mİ BULDUN? Torosların Kara-Yağız çocuğu" diye yazacaktı. 

Şimdi tam olarak anlayabildin mi "Torosların kara yağız çocuğu" olan sevgili başkanım. 

VASİYETİM

Ebru Küçükaydın'a ait internet haber sitesine gelen kar maskeli adamlar olmuş. Ne için geldiklerini bilemiyorum ama yine malum çevre tarafından yürürlüğe sokulan dedikoduya göre "Belki alacaklarını tahsil etmek için gelmişlerdir" gibi bir dedikoduyu bende duydum. (Kıskanıyorum arkadaşların manipule yeteneklerini. Ayıp değil ya)  

Öncelikle kendilerine  buradan geçmiş olsun diliyorum. 

Her neyse bunu duyan arkadaşlarım ve bazı meslektaşlarım son günlerdeki yazılarımdan dolayı endişelenerek beni arayıp "Kendime dikkat etmem" gerektiğini söylediler. 

Ofisim olmadığı için gündüzleri, ev arkadaşımın işyerinde oluyorum çoğunlukla. Eğer o işyerine bir yerlerden arıza çıkaran adamlar gelirse, devlet dairelerinden baskı gelirse kimin yakasına yapışacağımı ben biliyorum. 

Ama ya bana bir şey olursa? 

Şöyle bir, olabilme ihtimalini düşündüm. Geçmişten tecrübelerime dayanarak bir vasiyet yazmaya karar verdim. 

Hiç bir devlet memurunun mesleğinin önünde Cumhuriyet yazılmaz. Cumhuriyet öğretmeni, cumhuriyet doktoru, cumhuriyet büyükelçisi, cumhuriyet bakanı denilmez. Sadece ve sadece savcılarımıza bu sıfat layık görülmüştür.  Dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt bunu meclise şöyle açıklar. "Devletin her kademesinde olanlar yanlış yapabilirler. Hukuk dışına çıkabilirler. Onlara millet, devlet ve ikisini de kucaklayan cumhuriyet adına hesap soracak olan savcılardır. Onun içindir ki sadece savcılar için "Cumhuriyet savcısı denir" demiştir. 

Eğer başıma bir şey gelirse, kendimi savunamayacak hale gelirsem, trafik kazası bile geçirirsem isimlerinin karşısında yazdığı sıfat gibi  o  "Cumhuriyet Savcı"larımıza vasiyetimdir. Bana çarpan aracın sürücüsünü iyice araştırsınlar. Asıl katilime o zaman ulaşacaklardır.  


NOT: Bu gün kısa adı BAKA olan Batı Akdeniz Kalkınma Ajansından alınan destek törkiş liralarından bahsedecektik. Yerel medya sektöründe çalışan meslektaşlarımızın sorunlarından, hak kayıplarından bahsedecektik. 


Saygıdeğer AGC Başkanımızın  "KARŞI ESPİYONAJ" faaliyetlerine cevap vereceğiz diye bunları yazamadık. Neyse sonra yazarız artık Saygıdeğer başkanım. Günler torbaya dolmadı. Daha bir yıl var!