Dün Kahramankazan’da yaşanan menfur terör saldırı sırasında şehit olan 5 vatandaşımız için Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyorum.
Komplo teorilerine pek prim veren birisi değilim ama dün saldırının hemen ardından teröristlerin fotoğraflarının elde edilip yayınlanmasını bir gazetecilik başarısı olarak göremiyorum. Daha çok servis edildiğini tahmin ediyorum.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin PKK terör Örgütü elebaşısı için yaptığı çıkışın ardından bu saldırının gerçekleşmesini pek tesadüf olarak göremiyorum. Demek ki, terör örgütü içinde de Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını istemeyen, kendi içlerinde otorite savaşları olduğu çok açık.
Kim ve ne amaçla servis ettiğini tahmin etmeyi sizlere bırakıyorum.
Antalya’ya dönecek olursak, benim de kahvesinin müptelası olduğum bir Amerikan menşeili kahve zincirinin Ali Çetinkaya şubesinde molotof kokteyli ile saldırı düzenlemişler.
Şimdi aranızda Yahudi markası, protesto et bilmem ne diye ahkam keseceklere peşin peşin söyleyeyim. Kahvemden asla vazgeçmem!
Her zaman böyle bir şeyler olduğunda, firma listeleri ortaya atılır.
Terörist başı Öcalan İtalya’da iken bir liste ortaya atılmıştı. Listenin içinde İtalyan markaları bunları protesto edin diye. İçlerinde yüzde 100 Türk markaları da çoğunluktaydı.
Meğer uyanık firma sahipleri kendilerine rakip gördükleri Türk firmalarının isimlerini listeleyip “Bunlar İtalyan markası” diye yaftalamaya çalışmışlardı.
Aynı şekilde Starbucks firması da Filistin’de yaşanan olaylarla ilgili olarak bir çok defa terör eylemlerini kınadıklarını açıkladı. Bir sendikanın kendi markalarının isimlerini ve logosunu kullandığı gerekçesiyle ayrıca şikayetçi oldu.
Starbucks sayfasında sabitlenen açıklamayı buraya taşımak zorunda kalıyorum.
“Ekim ayının başlarında, Orta Doğu'da yaşananlara ilişkin açıklamalar Workers United tarafından sosyal medyada şirketimizin logosu ve adı kullanılarak yayınlandı. Bu açıklamalar daha sonra yanlışlıkla Workers United ve bağlı kuruluşları veya temsilcileri yerine Starbucks'a atfedildi.
Bu da bir karışıklığa sebep olarak, partnerlerimize (çalışanlarımıza) yönelik tehditlere, mağazalarımıza zarar verilmesine ve boykot çağrılarına yol açmıştır.
Starbucks, marka adının ve logolarının kötüye kullanımına son vermek ve partnerlerimizin (çalışanlarımızın) ve perakende operasyonlarının güvenliğini korumak için yasal işlem başlattı.
Terör eylemlerini ve artan şiddet olaylarını kınıyoruz ve Workers United’ın Starbucks adına açıklama yapmasını onaylamıyoruz.” Diyor.
Adamların bu açıklamasını dikkate almadan, şimdi bazı kahve zinciri firmalar veya başka başka dinamikler fırsatı, kara çevirmeye çalışıyorlar.
Ha diyebilirsiniz ki, İsrail’i destekleyen ABD’nin hiçbir markasını kullanmayın!.
Eyvallah, bana bunu söyleyenler önce ellerindeki cep telefonları, üzerlerindeki tişörtler, giydikleri pantolonlar ve ayaklarındaki ayakkabı markalarını bir incelesinler sonra benim içtiğim bir bardak kahveye laf etsinler.
Epey oldu yerli bir markadan kahve aldım. Aldığım kahveyi içmek için ağzıma götürdüğümde bardak komple üzerime boca oldu. Bunun nedeni neydi biliyor musunuz?
Kapağın bardağa uymaması, bol gelmesi nedeniyle olmuş.
Soruyorsun cevap, “Bu bardaklara uyan kapaklar bilmem nerden geliyor. Daha gelmedi.” E peki kardeşim o zaman uyarsana. Veya kapatma açıkta ver. Bak hem yandım; hem gömleğim gitti.
Kalitesiz bardaklarda, çamur gibi kahveye benim içtiğim kahveden daha pahalı ücret ödemeye kimse beni ikna edemez kardeşim.
Ayrıca Starbucks elemanlarını Amerikadan getirmiyor. Hepsi Türkiye’nin öz be öz evlatları.
Bırakın onu şeker üretenden, paketleyen, bardak üretip, süt veren firmalara, nakliyesini yapan şoförlerden, portakal için bile çiftçimize ve onların çalıştırdıkları elamanlarla birlikte ne kadar büyük bir yelpazede direk veya dolaylı istihdam sağlanıyor haberiniz var mı?
Binlerce insanın ekmeği ile kimse oynamasın.
Molotof kokteyli attıkları o şubede yangın amacına ulaşmış olsaydı içerdeki çalışan Türk evlatlarını yakacaklardı.
Filistin’deki çocuklar için kendi insanımızı yakacaklardı.
Böyle hastalıklı zihniyet olmaz, olamaz!