Dün Döşemealtı Belediye Başkanı CHP'li Sayın Turgay Genç'e geçmişten başlayarak günümüze kadar gelen bir dizi sorularımız olduğunu ve bu sorularımızı yazılı olarak soracağımızı söylemiştik.
Bu gün devam etmeden dün onlarca Döşemealtı'lı beni aradı. Yoğun işimin arasında onlara da cevap verdim, burdan da söyleyeyim. Benim meslek kökenim polis-adliyeciliktir. Belgesi ve kesin bilgisi olmadan bir şey yazmamaya özen gösteriyorum.
Sizlerin bana aktardığınız bilgiler gerçektir, olmuştur. Belki daha fazlası yaşanıyordur. Ama belgeli ve kesin olmayanlar için anca kendi aramızda dedikodu yapmakla kalırız. Belgelendirin, kesinleştirin ve bana gönderin.
Dün belirttim, bu gün yeniden tekrar edeyim. Hiç bir zaman insanların özel yaşamlarına girmemeye özen gösteriyorum ve göstereceğim. Bu konuda bana bilgi adı altında dedikodu aktarmanıza gerek yok. Ancak iş Belediye ve belediyeye ait Döşemeyol A.Ş. şirketle ilgili olarak suç unsuru olabilecek olayları belgelendirebiliyorsanız öyle gelin bana.
Dün ayrıca Döşemaltı'nın müzevirlerinden birisi aradı telefonla. "Ne iyi yazmışsın. Geç bile kaldın, harika bir yazı" gibi ara gazını verdikten sonra "Son günlerde Başkan'ın üzerinde bir uğursuzluk var. Kime selam verse başına bir şey geliyor. Son olarak bundan bir hafta önce arpa-buğday hasat zamanı ya, kalkmış sosyal medyadan bol bereketli hasatlar diledi millete. İki günden bu yana ilçede 5-6 köyde yanmadık buğday tarlası kalmadı. Geçen mecliste selamlaştığı AK Partili Meclis üyesi Mehmet Feten'in bile ahırı yandı. İlçede bu konu konuşulmaya başlandı. Şimdi yolda başkan görüp, es kaza selam-melam verir de, başımıza kötü bir şey gelmesin diye millet başkandan uzak duruyor. " dedi. Epey güldürdü beni.
Ama sonra fark ettim ki, bende Sayın Başkan Turgay Genç'le iki gün önce ABB meclisinde selamlaştık ve konuştuk. Aman Allahım, şimdi aldı beni bir telaş. Çok batıl inancım yoktur ama şu anda başıma bir şey gelecek diye tırsmıyor değilim hani.
Biz bu gün sorularımıza devam edelim.
Geçmişten bu güne geleceğimizi söylemiştik.
Yine hastane olayından devam edelim. Belediyenin yaptırdığı hastane ile işletmeye verdiği firma arasında bildiğim kadarıyla bir protokol yapılır. Bu protokole göre belediyenin göndereceği gariban, para ödeyemeyecek halde bulunan 20 hastayı muayene ve tedavi ettirme şartı konulur.
Peki bu güne kadar belediyeden, o hastaneye yardıma muhtaç, tedavi için parası olmayan kaç hasta gönderilir sizce?
Rakamla kocaman bir 0, yazıyla sıfır. Yani hiç kimse gönderilmez. Bunun nedeni hastaneye gönderilecek tedavi masraflarını karşılayamayacak insanın ilçede bulunmaması değildir.
Belediyeden gönderilecek hastanın tüm masrafları bedava olacak. Protokole göre tüm masraflarını hastane işletmesi çekmek zorunda. Hiç özel hastane işletmecisi, gariban hasta için böyle zarara uğratılır mı? Orası elbette bir işletmedir. Temel omurgası para kazanması gerekiyor ki, çalışanlarına, doktorlarına, hemşirelerine para ödeyebilsin değil mi.?
Ne o öyle, birde üstüne belediyenin göndereceği gariban-mariban insanları bedava tedavi mi edecek canıııım?
Konumuza dönelim. İlçede yaşayanlar bilirler. Ana cadde üzerinde onlarca bilboardlar vardır. Çoğu yerde Başkanımız Turgay Genç'in fotoğraflarını görürüz, bayramda, seyranda.
(Şimdi daha böyle artistik fotoğraflar ile göreceğiz çok değerli başkanımızı. Bunun nedeni Başkanımız Turgay Genç'in fotoğraflarını çeken fotoğrafçı bile İstanbul'dan getirtildi. Artistik fotoğraflar çekecek bu arkadaşın uçak bileti alındı, havalimanından Belediyenin personeli ve araçları ile karşılandı. İlçemize getirildi. Yedirildi-içirildi, ağırlandı. Kaprisleri çekildi. Fotoğraf sanatçısı kardeşimiz ise uzun saçlarını savura savura başkanımın çok janjanlı fotoğraflarını çekti. Yine aynı görkemle belediyenin personeli ve aracı ile havalimanına götürüldü)
İşte vizyon budur arkadaşlar. Biz şu anda yarınımızı göremiyoruz. Ne anlarız öyle vizyon-mizyon işinden. Başkanım Turgay Genç sağ olsun Döşemealtı'lılara vizyonu öğretecek.
Her neyse, hastane olayına geri dönecek olursak. Bu hastanenin reklamlarının yer aldığı afişler belediyeye ait bilboard'larda her daim süslüyor değil mi? Her zaman hastane reklamlarını görüyorsunuz mutlaka.
Hastane yönetimi bu güne kadar kaç bilboard kiraladı?
Bu güne kadar hastane işletmecisi kullandığı bilboardlar nedeniyle Döşemealtı Belediyesi kasasına ne kadar bedel ödendi?
İşletme resmiyette bir hafta süreyle, bir tane bilboard kiralayıp, 20 tanesine birden ilan astılar mı? Aylardır, yıllardır bu böyle devam ediyor mu?
Kestane Kebap, acele cevap. . .
NOT: Bu bilboard olayıyla ilgili size küçük bir anekdot aktarayım. Bu hastane yetkilileri Bilboardlara reklam afişi asma işini o kadar abartmışlar ki, Başkan Turgay Genç'in bir kutlama ilanı afişinin üzerine, yani başkanın fotoğraftaki suratına reklam ilanını yapıştırmışlar geçmişler. Başkan'ın afişte sadece havaya kaldırarak, halkı selamladığı sağ eli kalmış ortada. Çok komik bir o kadar da ironik hal almış. Bunu başkan görünce, telefonla arıyor bir yerleri. "Bari" diyor başkanımız Turgay Genç, karşısındaki muhatabına "Benim afişlerimin üzerine yapmasaydınız. Boş olan bilboardlara yapıştırın afişleri" diyor. Doğru mu-değil mi bilemem. Ben bana anlatanların yalancısıyım.