Dün Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ın sabah misafirleriydik.
Rektörlük koltuğuna oturmasından bir süre sonra basınla bir araya gelmişti. O zaman üzerinde acemiliği vardı. Hata yapmamak için kendisini çok kasan birisi vardı karşımızda. Ama dün karşımızda bam başka bir Özlenen Özkan gördük.
Kendisinden emin, insanlarla arasında her daim mesafe olmasına rağmen olabildiğince samimi, esprili ve güvenli bir rektör vardı karşımızda.
Basın mensubu arkadaşların genel seçimler yaklaşması nedeniyle doğal olarak ilk sordukları soru “Siyasete girecek misiniz?” veya buna benzer sorular oldu. Burada cevapları yuvarlayarak “Şu anda siyasi bir hedefim yok” cümlesi kurdu.
Arkadaşlar biraz zorladı ama bundan ötesine geçmedi.
Üniversite kampüsünün trafiğe kapatılmasıyla ilgili olarak “Benim Antalya şehir trafiğini rahatlatma gibi bir misyonum yok. Ama üniversitenin, öğrencilerimizin can ve mal güvenliğini sağlamak benim görevim. Kim olduğu, nerden gelip, nereye gittiği bilinmeyen insanlar yüzünden kampüsün içinde oldukça sorunlar yaşadık. Bu nedenle giriş denetimlerimizi arttırdık” dedi.
Dünyada ve Türkiye’de ses getiren organ nakilleri ile ilgili olarak “Rahim nakli bekleyen o kadar çok insan var ki. Dünyada bu tür organ nakilleri artık Ömer Özkan veya Özkan yöntemi olarak tanımlanıyor” dedi.
Nobel ödülü bekliyor musunuz? Diye bir soru geldi.
“Tüp bebek yöntemini bulan doktor uzun yıllar sonra Nobel ödülüne layık görülmüştü. Aradan yıllar geçtiği için hoca Alzheimer olmuş. Artık hiçbir şey hatırlamıyor. O’nun ödülünü eşi almaya gitmişti. İnşallah öyle olmayız. Elbette bekliyoruz” dedi.
Akademik anlamda zorluk çıkartılması olayına ise “Maalesef herkesin doçent olduğu bir dönem yaşıyoruz. Biz kaliteyi arttırmayı tercih ettik ve kriterleri koyduk. Bilim insanı dediğimiz kişinin üretmesi ve bunu yayınlaması gerekiyor ki, insanlar bundan faydalanabilsin. Bilimin asıl amacı budur. Bu kriterlere uymayanlar, gitsinler nerde doçent olacaklarsa olsunlar. Ama Akdeniz Üniversitesinin kalitesini düşürmeye niyetim yok. Biz bu kriterleri uygulamaya başladıktan sonra Akdeniz Üniversitesi sıralamada şöyle 80-100 basamak yukarı çıktık. Bu anlamda suçlanıyorsam. Suçluyum kabul ediyorum” dedi.
Bilim haberlerinin çok okunmadığından, magazin haberlerinin arasında kendisine küçücük yer bulmaya çalıştığından bahsederek şarkıcı Hadise’nin boşanma haberinin tıklanmasıyla bilim haberinin tıklanmasının bir olmadığını anlattı.
Sağlık turizmi olarak Üniversite içinde yer alan konaklamalı merkezin sona geldiğini belirtti. Ukrayna’dan bilim insanlarını kadroya dahil ettiklerini açıkladı.
Tarım ile bilişimin önemine vurgu yaparak Aksu bölgesinde bin 100 dönümlük arazinin Tarım teknolojilerinin uygulanacağı Teknokent olacağını, gençlerin bilgilerini uygulayabileceği bir alan yaratacaklarını açıkladı.
Sonra ben sordum, kampüs içinde başıboş köpeklerin sorununu çözebildiniz mi? Dedim.
Özellikle kız öğrencilerin regl olduğu dönemlerde başı boş köpeklerin hedefi halinde olduklarını biliyorum. Zira okuyuculardan en fazla şikayet bu yönde geliyor.
Kampüs içinde 200 civarında başıboş köpeğin var olduğunu belirterek “Kampüsümüz içinde ayda en az 35 kişinin başı boş köpekler tarafından ısırılma vakası yaşanıyor. Maalesef buna çözüm bulamadık. Belediyeler artık bu konu nedeniyle yılmış vaziyetteler. Yapabilecekleri bir şey yok. Öğrencilerimiz, çalışanlarımız tehlike altında. Daha birkaç gün önce bir hemşiremize saldırdılar ve ısırdılar. Bu nedenle yaptığımız çalışmaları, evinde 6 köpek besleyen beni hayvan düşmanı ilan ettiler. Bazı kişiler üniversite kampüsünü köpek besleme alanı yaratmak istemişler. Tel örgüler çevirdik, ertesi gün tel örgüleri keserek kampüs içine girmişler. Bazıları beslemek istemediği köpekleri arabaya doldurup, kampüs içine bırakıp gidiyorlar. Ne yapacağımızı, bu sorunu nasıl çözeceğimizi inanın bilmiyoruz” dedi.
Tıp Fakültesinde kuduz aşısı var mı? Diye sordum. Zira bir süre önce Antalya’da kuduz aşının olmadığına dair sosyal medyada paylaşımlar vardı.
Tıp Fakültesinde kuduz aşısının yeterli miktarda var olduğunu öğrendik. Prof. Dr. Özlenen Özkan elbette bunu teyit için merkezi aradığında, bir öğrencinin daha ısırıldığını ve kuduz tedavisinin başladığını hep birlikte öğrenmiş olduk.
Sayın Özkan’a Türkiye’nin sokaklarda başı boş köpek diye bir sorunu olduğunu, öğrencilerin, özellikle kız öğrencilerin hayati tehlike altına olması nedeniyle alacağı her tedbire destek vereceğimizi belirttim.
Sohbetin sonunda bahçede hatıra fotoğrafı çektirdik.
Şimdi gelelim Sayın Özkan’ın siyaset hevesine.
Bu konuda sözleriyle renk vermedi ama vücut diliyle bu konuda gelecek tekliflere açık olduğu belliydi.
Saygıdeğer hocam, siyaset bir virüs gibidir. İnsan bünyesine girdimi ölünceye kadar çıkmıyor.
Sizden önce Akdeniz Üniversitesinin çok saygıdeğer rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın hocaya bu siyaset virüsüne bulaştı. Akaydın hoca cerrahi tıp bilimleri alanında 22 uluslararası, 100'ün üzerinde de ulusal bilimsel dergilerde yayımlanmış çalışması bulunan birisiydi.
Onlarca yıl boyunca binlerce hastaya dokunmuş ve eğitim aldığı konuda otorite haline gelmişti.
Maalesef siyaset virüsü nedeniyle Türkiye çok ama çok iyi bir cerrahını, bilim insanını kaybetmiş, vasati bir siyasetçi kazanmıştır. Daha beter ama vasati diyorum, buna da hocanın geçmişte insanlığa yaptığı hizmetlerinin hatırına söylediğimi de bilin.
Şu anda Prof. Dr. Mustafa Akaydın hoca maalesef kahve köşelerinde, okey masalarının dedikodu malzemesi.
Hakkında yapılan dedikoduları, arkasından güldüklerini bilmeden kahve köşelerinde onlarla birlikte oturuyor.
Yanında gezdirdiği bir kadını, siyaset sahnesinde ‘Teknikel Mustafa’ olarak tanınan Ak Partinin Antalya’daki güçlü iradesi Mustafa Yılmaz’ın yanına götürüp CHP’den milletvekili yapılması için yardım istemesi başlı başına siyasi bir rezalettir.
Mustafa Yılmaz’ı bilen bilir. Tepesi atınca dilinin ayarı olmadığını çok duyuyorum. O görüşmede dilinin ayarının fazlaca kaçtığı her yerde konuşuluyor.
(Sakın yalanlamaya kalkmayın, yanında götürdüğü hanımefendiye teyit ettirdiğimi hatırlatırım)
İşte siyaset böyle bir şey!
Siz insanlığa hayatını adamış, bilimle insanlığa hizmet eden birisisiniz.
Önünüzde Akaydın hoca gibi kötü bir örnek var
Bunu söylemek haddime değil ama sakın siyasete bulaşmayın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.