ULU MANİTU DEĞİLİZ
Geçtiğimiz günlerde otobüs ücretlerine yapılacak zamları sizlere müjdelemiş ve 4 lira civarında olacağını belirtmiştim. Galiba, önceki gün yaptıkları toplantı sonunda otobüs ücretleri 4 lira 10 kuruş olarak belirlendi. Hayırlı uğurlu olsun Antalya'mıza.
Bir de "Taşıyanın ve taşınanın memnun olacağı bir uygulama, güncelleme" diyorlar.
Taşıyanın elbette memnun olacağından eminim. Biliyorum ki, bir çok otobüs sahibi yollardan otobüslerini "zarar ediyoruz" gerekçesiyle çektiler evlerinin önünde yatıyor. Ama taşınanın yani halkın bu zamlardan pek memnun olacağını zannetmiyorum.
Ben zamları eleştirdikçe bir çok otobüs sahibi de beni eleştirdi. Bir otobüsün giderlerini ortaya koydular. Haklılar. Ben eleştiriyorsam, onların da eleştirme hakkı var. "Kutsal ruh ulu manitu" değiliz sonuçta. Hakaret ve aleni küfür içermeyen her yorumu da, eleştiriyi de onay verip, yayınladım.
Kalem kalem bana otobüslerin masraflarını yazdılar. Bir lastik 24 bin lira olmuş diyorlar. "Mazot parası zaten gelirin yarısını alıyor" diyorlar. "Bir otobüsün bilmem ne arızası kaça yapılıyor haberin var mı?" dediler.
Şoför ücreti dediler.
Bunların hepsinde haklılar. Ben daha akıllarına gelmeyenleri söyleyeyim. Vergi var, yaptırıyorsanız çalışan şoförlerin sigortası var. Muhasebeci ücreti bile var.
Benim otobüs sahipleriyle bir derdim yok.
Benim dile getirmeye çalıştığım şey; asgari ücretli birisinin, indirimden yararlanan 65 yaş altı emeklinin cebinden çıkacak para için kimseye duyuramadığı çaresizliğin iç sesidir.
Arabası olanların, geliri yerinde olanların ulaşımla, otobüs ücretlerine gelen zamlarla zaten işi yok. Gariban dar gelirli otobüsleri kullanmak zorunda ve ben onların yanında olmayıp da, kimin yanında olacağım?
Bu işe bir çözüm bulunması gerektiğini söyleyeme çalışıyorum.
Antalya'nın bir an önce adım atması ve bu sorunu çözmesi gerekiyor. Zira bu böyle devam edemez! Büyükşehirlerden hiç birisinde yolcu taşıma özelleşmiş değildir ve kentin ulaşım konusundaki kaderi otobüs sahiplerinin eline bırakılmamıştır. Hiç birisinde bizdeki gibi otobüs ağalığı sistemi yoktur.
Yetkililer ve bu işin sahipleri daha iyi bilirler. Ama Konya, Ankara, Sivas, İzmir ve İstanbul ve hatta Bursa gibi bir çok büyükşehirlerde tüm yolcular hafif raylı sistemle yolcu taşımalar öncelikli ve tamamını belediye kendisi yapıyor. Ama uzak ve kırsal bölgeler minibüs sistemi ile taşıması yapılıyor.
Şehir içi ulaşımın tamamının belediyenin kendi otobüsleri ile yapması gerekiyor. Böylece ulaşım olması gereken rayına geri dönmüş olacaktır.
Ha bu arada bazıları da "Başkan indirdik, başkan kazandırdık" diye ger, ger gerinemez. Hem başkanın da eli rahatlar.
Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Minibüsçülükten otobüsçülüğe geçildikten sonraki aşamalarda başka başka iş kollarında olan insanlar da otobüslere ortak oldular. Atıyorum adam benzin istasyonu işletmecisi ama şehir içinde çalışan bir otobüsün de ortağı olmuş.
Pandemi öncesi çok tatlı paralar geliyordu. Ama şimdi yolcu sayısı düşünce, bir otobüsün sahibi de üç ortak olunca gelen para otobüs sahiplerini tatmin etmiyor. Çünkü gelen para üç ortağa bölünüyor ve otobüs sahiplerini de gelen parayı az buluyorlar.
Her neyse bu konuda Antalya'nın bir an önce adım atması ve bu sorunu çözmesi gerektiğini tekrar ediyorum. Çözüm geciktikçe, halkın haklı isyanını duymazlıktan gelindikçe, sorun kemikleşecek ve çözümü daha zor olacaktır.
NOT: Dün Gürcan Merthatun kimdir? Bölümünde
"Gürcan Merthatun, CHP'den Büyükşehir Meclis üyesi olarak seçilen, ama daha sonra istifa ederek Ak Partiye geçen Ercan Merthatun'un kardeşidir. Ağabey-kardeş olarak akıllı bir taktik güderek partileri kendi aralarında bölüşmüşler. Çeşitli işletmelerin sahibi olan Ercan Merthatun, Büyükşehir'in kaybedilmesinin ardından geri çekilerek CHP'den kardeşi Gürcan Merthatun'u siyaset sahnesine sürmüştür.
Gürcan Merthatun'a yeni seçildiği il başkan yardımcılığı görevinde başarılar diliyorum." demiştim.
Bu konuda CHP'li Hüsnü Şahin abimiz aradı. "Gürcan Merthatun iyi bir CHP'lidir. Ağabeyi Ercan Merthatun'un yaptıkları Gürcan Merthatun'a mal edilemez. Ercan'ın geri çekilerek Gürcan'nın CHP'den siyasete sürülmesi diye bir şey söz konusu değildir. Zira Gürcan Merthatun gençliğinden bu yana CHP'nin içinde ve yıllardır her kademede emek vermiş birisidir. Kendisinin de tasvip etmediği bir şekilde il başkanının oylama yapmadan, il yönetiminin onayını almadan, yangından mal kaçırır gibi emrivaki olarak Gürcan Merthatun'un ismini yönetim kurulu karar defterine yazdırması nedeniyle ismi tartışma konusu olmuştur. İl başkanının yanlış yöntemi tartışılması gerekirken, Gürcan Merthatun'un ismi yıpratılmaktadır" dedi.
NOT 2: İki gün önce Manavgat yangınında zanlı olarak gözaltına alınan Ali Y.'nin ses kayıtlarını jandarmaya teslim eden Özlem T. için güvenlik görevlilerinin gerçeği ortaya çıkartan bu kadını koruma altına alınması gerektiğini yazmıştım. Gelen bir ihbara göre Özlem T'nin Alanya'da bir zabıta karakolunu pompalı tüfekle basan kadın olduğu iddia edildi. O görüntüleri hatırlıyorum. Bir kadının bu kadar saldırganlaşabilmesine çok şaşırmış ama böyle pervasızlık karşısında da güvenlik görevlilerinin gereğini yapması gerektiğine inanmıştım. Daha sonra bir çok kimsenin bu hanımefendiden şikayetçi olduklarını izlemiştik. Eğer aynı Özlem T. ise güvenlik görevlilerinin bunu da araştırması gerektiğine inanıyorum. Zaten madde bağımlısı birisiyle kim birlikte arkadaşlık eder ki? Buradan yola çıkmak gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.