Siyaset dünyasının algı üzerine kurulduğunu bir kez daha anlamış bulunmaktayım.
Gazeteciliğin temel kuralı olan ‘şüphe dürtüsü’ ile başlayıp, ‘merak etme’ ile devam edip, ‘mevzuyu öğrenme’ ile sonuçlanması gerektiğini siyaset yazmaya başladıktan sonra azıcık ihmal ettiğimi fark ettim.
Ama görünürde ihmal etmiş görünsem de, gazetecilikle ilgili dürtülerimin refleks olarak hala çalıştığını fark ettim.
Önce haber adı altında algı operasyonunun düğmesine basıldı.
Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen ve Ümit Uysal’ın el ele tutuşup Ankara’ya gidip, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na çıktıkları ve “Biz anlaştık ve adayımız Nail Kamacı” dedikleri iddiası ile ortaya bir haber ortaya düştü.
Doğal olarak CHP tabanı gibi bende buna inandım.
Ama dün başka bir konu için Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen ile telefonla görüştüğümde, doğal olarak konuşma “Ümit Uysal ile el ele tutuşup, Nail Kamacı için genel başkana koşturup gittikleri” mevzusuna geldi.
Sayın Esen “Yooo” dedi. “Ben Ümit Uysal’la bir araya gelip, genel başkana gitmedim. Tamamen yalan. O fotoğraflar da montaj. O bilgiler de uydurma. Böyle bir görüşme olmadı. Ben sayın genel başkanımızı yaklaşık 1 veya 1.5 ay önce ziyaret ettim. Ümit Uysal’da başka bir zaman ziyaret etmiş. Sonra o fotoğrafları bir araya getirip, böyle bir haber üretmişler. Ümit Uysal ile elbette görüşürüm, görüşüyoruz da ama böyle bir olay hiç yaşanmadı” dedi.
Ay ben şok!
Nail Kamacı rüzgarının ardında vantilatör tutan birisi var o zaman.
CHP’li birisinin yorumu çok güzeldi. “Amaaan Nail Kamacı bu. Kumluca’yı toplayacağım diye ilçe başkanı oldu, üç ay sonra istifa edip belediye başkanı mı, milletvekili mi ne olmaya kalkmıştı. Kim bu siyasi meftayı diriltmeye çalışıyor anlamadık” dedi.
Diğer yönden ise “Devrim Kök isminde anlaştılar” diye yazdım ohooooo yorumlara gel yorumlara.
Sayın Kök için bilmediğim ne çok şey varmış öyle ya!
İsmi mevzu bahis değil iki kadının Devrim kök için il binasında saç saça-baş başa kavga ettikleri dedikodusundan tutun da, başka başka mevzular fısıltı sistemi iyi çalıştı.
Seni gidi çapkın seniii
Yukarda Allahı var ama kendisi yanımda yok. Nuri Cengiz için onca şey yazdım. Sayın Cengiz'in memleketinden girip, kafasından çıktım. Hiçbir zaman nezaketini ve beyefendi duruşunu bozmadı.
Her daim nazik ve iletişime açık oldu. Asla terbiye sınırlarını aşmadı.
Hele böyle çapkınlık mevzuları filan hiç konuşulmadı.
Benim Antalya’lılık üzerine takıntımı cümle alem bilmeyen kalmadı.
Algı yapmış gibi olmayayım, sakın yanlış anlamayın ama beğenirsiniz beğenmezsiniz bilemem ama Nail Kamacı’mı? - Devrim Kök mü? Diye soracak olursanız eğer her ne kadar ikisi de Antalya’lı olmasına rağmen her ikisine de çok uzağım. Ama benim yakınlığım, uzaklığım bir şey fark ettirmez. CHP'liler seçecek başkanını.
Hariçten gazel okuyan birisiyim.
Ben “Anlaştılar ama pazarlık sürüyor” diye yazdım ama Cuma gününe kadar tüm pazarlıklar tam tersine dönebilir. Zira Nuri Cengiz henüz “Ben adaylıktan çekildim” diye açıklama yapmadı.
Nuri Cengiz bu, tüm anlaşmalar iptal deyip, aradan sıyrılabilir.
Bu arada kongrede divan başkanı olarak Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Semra Dinçer, Cumartesi sabahı Antalya’da olacak.
İl Başkan adayları ile bir görüşme yapacak. Konuşma sırası, genel güvenlik v.s.
Sayın Dinçer, istenmeyen görüntülerin oluşmaması için azami çalışma yapıyor. Sorunsuz ve şenlik havasında kongre yapmayı hedefliyor ama işi çok zor olacak gibi görünüyor.
Antalya CHP'nin içi Arap aşı çorbası gibi oldu. Allah kolaylıklar versin.
NOT: Altınportakal film festivali mehteran takımı gibi iki ileri, bir geri "Film çekildi, geri geldi. Yeniden çekildi, festival iptal edildi, yeniden yapılacak" gibi bir sürü tartışmalar oldu. Hele tam G.S. Cansel Çevikol aleyhine tam haber yapılacak, yorum yapılıp üzerinde tepinilecek konular kendiliğinden ortaya çıktı ama Dursun Gündoğdu ortada yok.
Başına bir şey gelmiş olmasın diye ABB cenahında merak ediliyordu.
Başka başka insanlar 'Dursun Gündoğdu niye yazmıyor diye sormaya başladı.
Baktım gerçekten en son 20 Eylül tarihinde yazmış.
Bende endişe ettim. Ergenlikten çıkıp, ilk gençlik yıllarımdan itibaren beni eğiten ustamdır kendisi. Her ne kadar bana yapılan haksızlıklar nedeniyle yılların içimde kalan kin tortusunu yenemesem de Dursun Gündoğdu her daim benim şefim olarak kalacaktır. Bu gün kendisini arayacağım ve merakınızı gidereceğim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.