YEDİĞİ ALMAN MALI, OTURDUĞU İSVEÇ!
Bu gün köşemizin konuğu Kumluca Belediyesinin CHP'li Başkanımız Mustafa Köleoğlu beyefendi olsun.
Saygıdeğer başkanımızın alış-veriş faturaları geldi geçenlerde. Ağızlarını açtıkları zaman "Esnaf'tan alış veriş yapılsın. Büyük AVM'lere karşıyız" diyerek halkın gözüne girmeye çalışan belediye başkanlarımızdan birisidir CHP'li Mustafa Köleoğlu. Ama bana iletilen faturalardan anladığımız kadarıyla CHP'li Başkan Köleoğlu, Kumluca'lı esnaftan alış-veriş yapmak yerine ayda bir veya 15 günde bir Antalya şehir merkezine gelerek Alman markası olan büyük gros marketine gidiyor ve belediyenin İş Bankasına ait kredi kartıyla alış-veriş yapıyor. Kayıtlardan öyle anlaşılıyor çünkü.
Makarnasından, top kek'ine, pudinginden, pirincine, bulgurundan, şehriyesine, temizlik malzemesinden, bu günlerde zam şampiyonu olan ay çiçek yağına kadar ne varsa alıyor. Başkanım-Sultanım Kumluca gibi tarım ve meyve bahçelerinin içinde şeftali-muz gibi meyveleri bile neden gros marketten satın alıyor onu da anlamış değilim. Her neyse burada yazamayacağım sayfalar dolusu alış-veriş listesinin tamamını Sarnıçtepe diye belediyenin bir şirketine fatura ediyor.
Sayfalar dolusu faturalardan anladığım kadarıyla bor cam kaseler, köşem kapaklı sürahi, elektronik mini ev aletleri, tava, extra tava (Extra tava ne oluyorsa artık) döküm mangal ızgarası gibi ne varsa artık. Ahşap mutfak aksesuarları gibi aklınıza ne geliyorsa alınmış.
Bunun yanı sıra bir de okey takımı alınmış.
ŞORT BİLE BELEDİYEYE FATURA EDİLMİŞ!
Hadi hepsini geçtik de sayın başkanım-sultanım koltuk altına sıktığınız deodorant, üzerinize giydiğiniz renkli şort ve terlik bile belediyenin şirketine fatura edilir mi?
Her neyse, Alman gros marketten çıkıp, geçmiş başkanım İsveç'in en ünlü mobilya ve aksesuar mağazasına İkea'ya. Masa, koltuk takımı, kanepe, resim çerçeveleri, minderler, yastıklar bunların hepsini anlarım da kokulu mum ne oluyor ya hu?
Başkanım belediye şirketine fatura ettiğiniz midyat bulgurları, pudingeler, tarçın kabuğu, nutella, kangal sucukları yiyip bitirdiğiniz farz edelim. Fatura edilen pişirme kağıtları ile de malzemeleri pişirdiniz. Gazozları, meyveli sodaları içtiniz. Çerezleri çıtır çıtır çıtırdattınız.
Ailecek temizliğe düşkünsünüz. Anladık. Saç dökülmesini önleyici şampuanı ile saçlarınızı yıkadınız. Mineral duş jeli, bebe şampuanı, 3 katlı tuvalet kağıdı, çamaşır deterjanı, temizlik malzemelerini de kullandınız. Güneş yağlarını yüzünüze sürdünüz. Nemlendirici kremleri de kullandığınızı kabul edelim. Islak havlular ile narin ellerinizi sildiniz.
Ama diğerlerini mutlaka ama mutlaka zimmete kaydetmeniz gerekiyor. Belediye şirketinin muhasebesine kim bakıyorsa artık bunu bir an önce yapması lazım yoksa yarın faturaların bedelleri (Ki öyle az-buz meblağlar değil) size ve görevli arkadaşlara çıkartılacaktır. Demedi demeyin.
Hani resmi kurumlara alınan her malzemenin, zımba aletinin, kağıt delgeçinin bile kenarına, masaların, sandalyelerin kenarlarına yağlı boya ile zimmet numaraları filan yazardı. Şimdi sizin de aynı şeyi yapmanız gerekiyor. Mesela resim çerçevelerinin kenarlarına, minderlerin bir yanına, kanepenin ahşap yerine, okey ıstakasının arkasına, bor camların altına, mangalın bir kenarına, ahşap mutfak aksesuarlarının kenarlarına gibi yerlere kırmızı yağlı boya ile zimmet numarası yazmanız lazım. Hadi modernleştik, en azından bir kağıda yazıp, çıktısını takmanız gerekiyor.
Özür dileyerek söylemem gerekiyor ki, sizin belediye şirketine fatura ettiğiniz erkek terliğinin üzerine veya giydiğiniz şortun bir kenarına kırmızı yağlı boya ile zimmet numarası yazması ve sizin de bununla ortalık da dolaşmanızı gözümün önüne getirince, gülmekten kendimi alamıyorum.
VATANDAŞA ESNAF TALKINI, KENDİLERİ AVM'DE
Aldığınız her şeyi belediyenin Sarnıçtepe şirketine fatura etme bölümünü yukarda yazdım. Şimdi söyleyin lütfen saygıdeğer başkanım, şu yukardaki malzemeleri Kumluca'lı esnaftan almanızda ne sakınca vardı? Şeftali ağacınız yoktur ama şeftali-muz satan çiftçiniz de mi yok? Mensubu olduğunuz partiniz başta olmak üzere başkasına "Makarnayı bakkaldan alalım" diye ahkam kesmek kolay. Peki siz neden gidip Almanlara ait gros marketlerden alıyorsunuz?
Halkımızın gözüne baka baka "Yerli malı kullanalım. Esnafımıza destek olalım" diyerek popüler laflar etmek kolay, Peki kendiniz neden İsveç'in İkea'sından koltuk, kanepe, masa sandalye alıyorsunuz?
Yediğiniz-içtiğiniz Alman gros marketten, oturma organınızı koyacağınız minder bile İsveç malı olacak öyle mi?
NOT 1: Başkanım canınız sıkılıp, iki el okey oynayacaksanız eğer dördüncü olarak katılabilirim. Sırtıkara'nın kahvesinde 101'de çift okey atmışlığım vardır. :))
NOT 2: Antalya Baro Başkanı Polat Balkan'ın İBB Eski Başkanı rahmetli Kadir Topbaş ve Ankara ABB eski başkanı Melih Gökçek ile yaptığı paylaşımını gördüm. Balkan, geçtiğimiz günlerde ağır bir kalp ameliyatı geçirdi. Ağır ameliyat geçirip, ölümden dönen bazı kişilerde karakter veya huy değişikliği oluyor. Benim hatıralarımdaki Av. Polat Balkan bir insanın ölümünün ardından böyle bir cümle kurabilecek ve bir başka insanın ölümünü dileyebilecek bir karakterde değildir. Ama bunu yapmıştır ve kendisine hiç yakışmamıştır.
Ve böylece hatıralarımdaki insani yönleri ön planda olan Av. Polat Balkan'ın ruhu benim gözümde vefat etmiştir. Ruhuna el fatiha. .
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.